Maniler
Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Boğazımdan geçmiyor
Yârsız yediğim yemek
Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü yârimi
Gene göresim geldi
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Alnımın yazısına
Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan öğrendim
İnce boncuk çizmeye
Çapa kazarım çapa
Hayrola da hayrola
O kız bana yâr ola
Yâr olmazsa can ola
Mektup yazarsan yârim
Koy kibrit kutusuna
Bizim oradan geçerken
At evin arkasına
Alan düzün yolları
Tahtadan tahtaya mı?
Yâr bizim buluşmamız
Haftadan haftaya mı?
Ayağımda yemeni
Altı yok üstü yeni
Babam köye kız vermez
Yeminlidir yeminli
Avlu dibinde keser
Bizim köye yel eser
Bizim köyün kızları
Hem eserdir hem güzel
Derebaşı göl oldu
Koptu geldi sel oldu
Çaykara, Kondu, Taşhan
Nerdeysen Of’a geldi
Mevlâm verdi rahmeti
Rahmeti bereketi
Nerden bilsin cahiller
Yaptığı felaketi
Dedim aman darılma
Sormam onu bir daha
Dedi olan olmuştur
Çare yok olacağa
Dedim beni bağışlar
Başlarsam konuşmağa
Dedi hiç affı yoktur
Gömer seni toprağa
Dedim günah mı olur
Adını desen bağa
Dedi herhal Türkçen kıt
Anlatamadım sağa
Derdim çok yakışacak
Beline sarsan kuşak
Dedi benle uğraşma
Başın kaşındı uşak
Ağlarım Çağlar gibi
Derdim var dağlar gibi
Ciğerimden yaralıyım
Gülerim Çağlar gibi
Her gelen bir gül ister
Sahipsiz bağlar gibi
Bir türlü atamadım,
İçimdeki darlığı
Ya gelip bana sorun,
O kara sevdalığı.
Tası yok tası yok
Ne viran çeşme imiş
Su içecek tası yok
Yıkıldı viran gönlüm
Yapacak ustası yok
Şu vefasız dünyanın
Ucu var ortası yok
Bugün durup dururken,
Düşündüm kara kara
Sevip de alamadım
Vardır kalbimde yara.
Dağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana
Karaca
Aldım aşkın tüfeğin
Vurdum bir kaç karaca
Dünyada bir yâr sevdim
Kaşı gözü karaca
Hıçkırık tuttu beni
Tuttu kuruttu beni
Elin oğlu değil mi
Gitti unuttu beni
Bir düğünde oynarken
Birbirini taşlardık.
O kötü sevdalığa
İşte böyle başladık.
Dağlarda gezer oldum
Okuyup yazar oldum
Ben bir güzel uğruna
Kuruyup gazel oldum
A benim bahtıyârim
Gönülde tahtı yârim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yârim?
Şu iznik yanmış derler,
Bir ucu kalmış derler,
Bizi çekemeyenler,
Yar senden caymış derler
Çileli yar çileli,
Gezdir sen bahçeleri,
Ne müşkül sevda imiş,
Uyutmaz geceleri
Saçlara bak saçlara,
Demek urganı gibi,
Öyle bir yar sevmişim,
Bahçe fidanı gibi
Akköy güzeldir amma,
Yolu çamur olmasa,
Yakarım Akköy’ünü,
İçinde yar olmasa.
Sabah oldu kalkmaz mısın?
Tan yerine bakmaz mısın?
Sen Allah’tan korkmaz mısın?
Uyan vakti zahir oldu
Ulu camii direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur ama
Arkadaşım börek ister
Efendi canım efendi
Cümle alemler beğendi
Sana derim Mehmet Efendi
Bayramın mübarek olsun
Biz bir aydır gezeriz
Bayramda şenlik ederiz
Burada kapı birdir ama
Bahşişi çifte isteriz
Tavadaki kediler
Miyav miyav dediler
Daha çok yazacaktım
Kalemimi yediler
Denizin dibi derin
Üstüne halı serin
Sandık sepet istemem
Beni sevdiğime verin
Bostanlarda aşlama
Aşlamayı taşlama
Ben askere giderken
Ağlamaya başlama
Ay gelir aydan beri
Çay gelir dağdan beri
Ben yârimi görmedim
Bir buçuk aydan beri
Kayadan indirmişler
Trene bindirmişler
Kara saçlı yârimi
Gurbete göndermişler
Bahçenizde gül var mı?
Gül altında yol var mı?
Gel gidelim sevgilim
Annenden izin var mı?
Şu giden kimin oğlu?
Paltosu da ak kolu
Dönüp bana bakmıyor
Sanki vezirin oğlu
Kayalar yarılmasın
Yâr bana darılıp da
Yâr bana darılıp da
Ellere sarılmasın
Damda kırat harlıyor
Kapıları parlıyor
Aşmış yengem geliyor
Beyaz mendil sallıyor
Bahçelerde maydanoz
Tutam tutam yoldunuz
Bizim küyün kızları
Yeni moda oldunuz
Bahçelerde bal kabak
Açılır tabak tabak
Beni beğenmez iken
Aldığın maytaba bak
Kapıları kepenkli
Kız gülüşün ne tatlı
Seni bana yar etmezler
Anan kafir inatlı
Tütün içtim lüleden
Benim yârim Günye’den
Biricik biricik baş olmaz
Hoş geldiniz cümleden
Irmak coştu kül oldu
Yârim sana ne oldu
Olan oldu a gülüm
Düşmanlar sebep oldu
Dam kapısı açıldı
İnce boncuk saçıldı
Yar kapıdan girince
Gözüm gönlüm açıldı
Gökte yıldız niniynen
Köçek oynar ziliynen
Ayağına taş batmış
Siliyor mendiliylen
Elinde demir arak
Mektup göndersem ırak
Cebimdeki tarağın
Bana yadigar bırak
Titretin ışıkları
Çalıver kaşıkları
Yürü renim yürü
Kavuştur aşıkları
Karanfilim kırk yaprak
Kırkına vurdum dayak
Senin yârin varmış
Ben oldum oturak
Dağlarda olur keklik
Kızlar giyer eteklik
Hani beni alacaktın
Nerede kaldı erkeklik?
Maşa maşaya benzer
Maşa şişeye benzer
Gidi gavurun kızı
Kösnük eşeğe benzer
Deniz çoştu göl oldu
Yârim sana ne oldu
Benim sana yandığım
Memlekette şan oldu
Sergenlerde çekirdek
Bostanlarda bitecek
Ben isterim babamdan
Dört davul sekiz köçek
Seher yeli her yerlerden serindir
Yardan ayrılanın derdi derindir
Ağlama güzelim dökme yaşını
Gider de gelirim Mevla kerimdir
Yüce dağ başında seni beklerim
Yüküm yıkılınca gene yüklerim
Kömür gözleri sevdiğim yârim
Senden ayrılalı arttı dertlerim
Entarisi ak yârim
Yakaları pak yârim
İşte gelin gidiyom
Doya doya bak yarim
Deniz dibi minare
Dalga vurdu kenara
Yeni zaman kızları
Bu yıl olmuş avare
Ayakkabım var benim
Ayağıma dar benim
Emirdağ’ın içinde
Ela gözlü yar benim
Ambar altında çocuk
Bacakları küçücük
Benim sevdiğim oğlan
Dünyalarda biricik
Yayladan mı geliyon
Sırtında ki yayık mı?
Sağa ayakkabı verdim
Ayağındaki çarık mı?
Altını bozdurayım
Sıraya dizdireyim
Elma armut değilsin
Cebimde gezdireyim
Üzüm koydum sepete
Yâr oturur tepeden
Ben bir yeni yâr sevdim
Şan olsun memlekete
Arabanın tekeri
Hem ileri hem geri
Benim de bir yârim var
Oruçlar’ın şoförü
Oy yaylalar yaylalar
Otunu yesin mallar
E kız senin yüzünden
Nedir çektiğim hallar
Evlerinin önü çırpı,
Değiştirelim birki birki,
Benim ağamın kürkü de iki,
Biri sansar birisi tilki.
Gemi geliyor gemi
Denizi yara yara
Alacağım kız seni
Başına vura vura
Evlerinin önü tura,
Davulcu geldi vura vura,
Benim ağamın hanesi bura,
Ramazanın mübarek ola.
Alim orak biçiyor,
Suyu nerden içiyor?
İkindinin güneşi,
Mor fesinden geçiyor.
Bahçe kapısını açtım,
Ben açtım da sen kaçtın,
Sevda nedir bilmez idim,
İki gözümü sen açtın.
Karaburun karaburun,
İki bakkal bir fırın.
Arpa ekmeği yiye yiye,
Ne ağız kaldı, ne burun.
Elma aldım Van’dan,
Severim seni candan,
Bir mektup yazdım,
Gözümden akan yaşlan.
Ben bir karabiberim,
Yuvarlanıp giderim,
Çok konuşma kaynana,
Oğlun alır giderim.
Van yolu incedir,
Ne karanlık gecedir,
Kuşlar kurbanız olam,
Yarim hali nicedir.
Ellerim eriş idi,
Kalemim gümüş idi,
Daha çok yazacaktım,
Parmaklarım üşüdü.
Su gelir lüle lüle,
Yar gelir güle güle
Beyaz mendil elinde,
Terini sile sile.
Elma attım denize,
Gidiyor yüze yüze,
Enişte kurban olum,
Ablayı gönder bize.
Damdan, dama ip gerdim,
İpekli mendil serdim,
Vallahi hanım teyze,
Oğluna göğüs gerdim.
Damda otlar bitmez mi?
Süpürmekle gitmez mi?
Gel gurbet ilden yarım,
Bu hasretlik bitmez mi?
Ay doğar sini sini,
Ben sevdim birisini,
Cellat boynumu vursa,
Söylemem doğrusunu.
Ay doğar bedir Allah,
Bu ne sevdadır Allah?
Ya benim muradım al,
Ya bana sabır Allah.
Deniz üstünde minder,
Yüzün yüzüme döndür,
Eğer yüzün dönmezsen,
Kuşlardan mektup gönder.
Karanfil ektim duvara,
Bülbül gele suvara,
Evvel kadrin bilmedim,
Sonra oldum divane.
Karanfil kutudadır,
Ela göz uykudadır,
Sen esme deli gönül,
Murat veren Huda’dır.
Mektup Van’a var da gel,
Yardan haber al da gel,
Bir iken iki olduk,
Üç olunca sor da gel.
Dut ağacı burulur,
Dilinde su durulur,
Eller yârim dedikçe,
Benim boynum bükülür.
Değirmen dönmez oldu,
Selamın gelmez oldu,
Selamın gelmeyeli,
Gül yüzüm gülmez oldu.
Ağaçlar dikili kaldı,
Yakam sokulu kaldı,
Bu yörede bir yare,
Gönlüm takılı kaldı.
Ekin ektim gül bitti
Dalında bülbül öttü
Ötme bülbül
Yarim askere gitti
Keklik gelir seke seke
Ayağında gümüş taka
Ben yarimden ayrılmazdım
Ayırdılar çeke çeke
Camiler medreseler
Yarim gelir deseler
Tende bir canım kaldı
Veririm isteseler
Masa üstü pekmez
Bu pekmez bana yetmez
Memleketimin kızları
Altınsız gelin gitmez
Çeşme başın beklerim
Vay benim emeklerim
Eller yârim dedikçe
Sızlar kemiklerim
Uzun kavak özün var
Dallarında üzüm var
Evde yaren dururken
Niçin elde gözün var?
Dağlar dağladı beni
Gören ağladı beni
Feleğin devri dolsun
Çapraz bağladı beni
Zeytinyağı şişesi
Ak gülün neşesi
Oturmuş yazı yazar
Ciğerimin köşesi
Deniz dibinde börek
Yine ah çekti yürek
Her şeylere dayandın
Buna da dayan yürek
Karadağ’da kar kalmadı
Yüreğimde yağ kalmadı
Daha yazacağım çok idi
Mektubumda yer kalmadı
Duman bastı dağlara
Yayıldı ovalara
Ela gözlü Eminem
Geldi mi buralara?
Damda kırat beslerim
Ben izmirli isterim
Onu bana verseler
Şekerle beslerim
Gül ektim ocak ocak
Devşirdim kucak kucak
Elin gülü kurumuş
Senin ki de domurcuk
Fırın üstünde fırın
İnekler geri durun
Güzel yârim geliyor
Altın sandalye kurun
Şu raftaki siniler
El vurdukça iniler
Köyümde bir yiğit var
Haftada yar yeniler
Kara tavuk tepeli
Kulakları küpeli
Beni everiyorlar
Şimdi kızlar şüpheli
Dağdan kestim çınarı
Çınarın dalı sarı
Ağlamaktan kurudu
Gözlerimin pınarı
Dama çıkasım geldi
Çadır kurasım geldi
Çadır değil muradım
Seni göresim geldi
Elimde sarı kağıt
Ağlarım saat saat
İşte ben gidiyorum
Oturun rahat rahat
Karşıda gördüm seni
Gül mile derdim seni
Gözüme güvenmezken
Yadlara verdim seni
Gülüm kurutmam seni
Suda çürütmem seni
Senelerce görmesem
Yine unutmam seni
Havuzum dört köşeli
İçi mermer döşeli
Sararıp soluyorum
Ben bu aşka düşeli
Eğmeler eğmeleri
Beğenmez değmeleri
Yeni fistan diktirdim
Alırsın düğmeleri
İki dalda bir kiraz
Biri al biri beyaz
Katip kölen olayım
Bir güzel de bana yaz
Minarede ezan var
Has bahçede gezen var
Şu Düzce’nin içinde
Yüreğimi ezen var
Ladik halı mısın?
Elmas yarası mısın?
Her gelen seni sorar
Bağdat valisi misin?
Rafta duran siniler
El vurmadan iniler
Yâr aklıma geldikçe
Kulaklarım çınılar
Pencerede sarmaşık
Sormadan oldum aşık
Yâr kapıdan girince
Elimden düştü kaşık
Sarı ipek bükerim
Gergefimi işlerim
Küçüklüğüme bakmayın
Ben de sevda çekerim
Sandık üstü gezerim
Üstüne gül dizerim
Zengin evin kızıyım
Gurbet elde gezerim
Su gelir bende gelir
Güzeller fendi gelir
Selam edin yârime
Gelmezse kendi bilir
Siyah saçın örgüsü
Yüreğimde sevgisi
Arayıp da bulduğum
Bu da Hüda vergisi
Ufacık fiske taşı
Yandı yüreğimin başı
Ne yârimden haber var
Ne dindi gözüm yaşı
Tüfeğim dolu saçma
Gel yârim benden kaçma
Yedi yerde yaram var
Bir yare de sen açma
Oldum ben pek avare
Gidin söyleyin yâre
Gençliğime acısın
Yakmasın beni nare
Limonu soyamadım
Konsola koyamadım
Ne ılık kanın varmış
Ben sana doyamadım
Pencere parmağına
Düştüm yârim ağına
Bir sofrada olursak
Çay koysam bardağına
Ufacık iğnesine
Mailim cilvesine
Ben yârime kavuştum
Darısı cümlenize
Şu dağlar kireç olsa
Duvarı erkeç olsa
Güzel çirkin aramam
Sevdiğim güleç olsa
Şu dağlar kireç olsa
Duvarı erkeç olsa
Güzel çirin aramam
Sevdiğim güleç olsa
Yaylaların yoğurdu
Seni kimler doğurdu?
Seni doğuran ana
Bal ile mi yoğurdu?
Çapa vurdum pancara
Teslim ettim kantara
Hile yapma kantarcı
Basmam artık mantara
Uykum geldi esnerim
Yar sinemde beslerim
Yedi türlü meyveyi
Bir manide isterim
Bahçelerde badırcan
Ben askere yazılcam
Ben askerden gelince
Gerdan benli kız alcam
Bizim köyün kızları
Sürmelidir gözleri
Gözlerine bakarken
Kaçırdım öküzleri
Ay doğar elek gibi
Gün doğar melek gibi
Şu karaman kızları
Turfanda kelek gibi
Ayva günde pişer mi?
Al yanaktan düşer mi?
Bir sevip bir ayrılmak
Şansımıza düşer mi?
Ayakkabım var benim
Ayağıma dar benim
İstanbul’un içinde
Elâ gözlü yâr benim
Toprağında taşında,
Benleri var kaşında,
Sen bahar içindesin,
Bense ömrüm kışında.
Ayrılık var, ölüm var
Bu dünyada zulüm var
Ben burada eylenmem
Yol gözleyen gülüm var
Entarinin yeşili
Ben kaybettim eşimi
Bu mendil senin olsun
Sil gözünün yaşını
Dağlar dağladı beni
Gören ağladı beni,
Çarkın kırılsın felek,
Çarka bağladı beni.
Ben bahçeyi kazamam
Kalemim yok yazamam,
Vallahi tövbeliyim
Ben tövbemi bozamam
Penceremde tül perde
Perdenin ucu yerde
Yürek oynar can titrer
Yâri gördüğüm yerde
Keten gömlek giyemem
Değme yari sevemem
Ben güzel bir yâr sevdim
Utanırım diyemem
Ayakkabım var benim
Yerler çamur olmasa
Çok canlar yakarım
Yaşım ufak olmasa
Arabası aynalı
Şu oğlana varmalı
Oğlan pek güzel amma
Anası olmamalı
Dereler çakıl taşı
Ördekler yeşil başlı
Ben bir yâr sevdim
Al yanaklı çatık kaşlı
Leblebi koydum tasa
Doldurdum basa basa
Benim yârim çok güzel
Azıcık boydan kısa
Mani mani peşine
Baş şu feleğin işine
Yâre benzer aradım
Rastlamadım eşine
Oy gazeli gazeli
Dağlar çeker nazeli
Orta yerde oynuyor
Annesinin güzeli
Bahar gecesi misin?
Aşkın hecesi misin?
Misk gibi kokuyorsun
Çiçek bahçesi misin?
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı aşkın kolayı?
Yüzümde çifte benler,
Hayran oldu görenler
Bilmem nasıl vazgeçe.,
Sana gönül verenler.
Yıldırım vurdu bizi,
Dal gibi kırdı bizi,
Araya girdi düşman,
Dağlar ayırdı bizi.
Su içtim kana kana,
Sular akar ne yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana,
Dut yedim tuttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Koyunum var karaman
Kaybolursa araman
Ben bir çiftçi kızıyım
Şehirliye yaramam
Hey hızara hızara
Dalda elma kızara
Beni sana vermezler
Başka yerden kız ara
Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılmasın
Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor
Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telâşe
Dağda tavuk kümesi
Başında allı fesi
Oğlanlar vezir olsa
Yine kızın kölesi
Bağa girdim üzüme
Gel izime izime
Oğlan yanıma geldi
Gurban ettim yüzüme
Pek salınarak gidiyor
Kervansaray bayırı gibi
Yârim sakal koyurmuş
Dinekbağı çayırı gibi
Sepet sepet üzüm var
Benim sende gözüm var
Senden başkası haram
Dünya ahret sözüm var
Taş dönmüyor dönmüyor
Taştan bulgur inmiyor
Evler kız ile dolu
Biri benim olmuyor
Koyun keçi, otlatırım
Yükseklerden atlatırım
Verseler benim yârimi
Düşmanları çatlatırım
Yüzümde çifte benler,
Hayran oldu görenler
Bilmem nasıl vazgeçe,
Sana gönül verenler.
Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı aşkın kolayı?
Duvağı telli gelin,
Gümüşten elli gelin,
Buğulu gözlerinden
Sevdiğin belli gelin.
Yıldırım vurdu bizi,
Dal gibi kırdı bizi,
Araya girdi düşman,
Dağlar ayırdı bizi.
Gün kavuştu ırakta,
Gözüm karada akta,
Herkesin yari geldi,
Benim yarim uzakta.
Ekin ektim düzlere Diken oldum gözlere
İşte ben gider oldum
Burası kalsın sizlere
Toprağında taşında,
Benleri var kaşında,
Sen bahar içindesin,
Bense ömrüm kışında.
Karşıdaki gök ekin
Aldırdım elimdeki
Her gelen benzim sorar
Sormazlar kalbimdekim
Gelin geldi evimize
Şenlik kuruldu köyümüze
Hoş geldin allı gelin
Sefa geldin pullu gelin
Eğer gelinim iyi olursan
Bizde seni överiz
Kötü olursan gelinim
Hepimiz de döveriz.
Kızım kınan kutlu olsun
Güzel dilin tatlı olsun
Çağırın gelsin kızın anası
Kızı gelin oldu görsün
Baban çarşıya vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Şu da kızıma dedi mi?
Haydi kızım kutlu olsun
Burada dilin tatlı olsun
Merdivenin altı kuyu
Kulaçladım aldım suyu
Kız ananın eski huyu
Haydi kızım kutlu olsun
Burada dilin talı olsun
Çağırın gelin kızın anası
Kızı geldin oldu göresi
Hani bu kızın anası
Önünde mumlar yanası
Çağırın gelsin kızın anası
Mercimek ektim bitti mi?
Ankara yolunu tuttu mu?
Durun bakın anasına
Kızını unuttu mu?
Haydi kızım kınan kutlu olsun
Hem orada, hem burada günü mutu olsun
Davulumun ipi kaytan,
Kalmadı sırtıma mintan,
Verin ağalar bahşişimi,
Alayım sırtıma mintan
Ne uyursun ne uyursun,
Bu uykudan ne bulursun,
Al abdesti kıl namazı
Cenneti alayı bulursun.
Yeni cami direk ister
Bunu söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur ama
Arkadaşım börek ister
Kasaturam çelikten
Nam almışım felekten
Türk askeri korkar mı
Vatan için ölmekten
Şu dağdan kuş uçmaz mı?
Askerlik yakışmaz mı?
Ağlamayın anneler
Ayrılan kavuşmaz mı?
Kazan kaynar taşmaz mı?
Gün gedikten aşmaz mı?
Sen kayırma sevgilim
Ayrılan kavuşmaz mı?
Dolaba fincan koydum
İçine mercan koydum
Çiğdem ablanın adını
Biricik narım koydum.
Armut daldan asılsın
Narımcığım nasılsın?
Senin bu güzelliğin
Romanlara yazılsın
Mani maniyi açar
Mani sohbeti açar
Maniyi bilen kimse
Narımı alır kaçar
Dolaba sütü koydum
İçine nane koydum
Ben ablanın yanağına
Bir öpücük kondurdum.
Sarı gül, kırmızı gül
Ben yare verdim gönül
Yarimsiz yapamam ben
Ayırmayın beni ondan
Çamur onun başına
Bedasıla bel bağlar
Gel, çek bu ayrılığı
Gör nece yürek dağlar
Gül sarı bülbül sarı
Koynumda gördüm gördüm yari
Uyandım düş imiş
Ağlarım zarı zarı
Karanfil aldım handan
Sevdim seni candan
Yare mektup yazayım
Gözümden akan yaştan
Kaşların katar katar
Kirpiklerin ok atar
Yanağın dükkan açmış
Dudakların bal satar
GGiderim elveda
Yoluna canlar deda
Gidene gelmez derler
Kavuşturur Hak Hüda
Kaşların yaydır bana
Cemali aydır bana
Bir gün seni görmesem
Sanırım aydır bana
Şu dağlar bizim olsa
Her yanı üzüm olsa
Yarim yattığı yastık
O benim dizim olsa
Sarı yorgan yüzlerim,
Yüzler yüzler düzlerim,
Ne kaderim karaymış,
Asker yolu gözlerim.
Mektup verdim postaya
Haber gitsin kışlaya
Yarimden cevap geldi
Düğünümüz haftaya
Al ördek yeşil ördek
Kanadı meşin ördek
Künde bir çift gezerdim
Hani bugün eşim ördek
Bingöl aşağı çarşı
Dükkanlar karşı karşı
İçiyorsan zıkkımı
Kibriti cebinde taşı
Bingöl dört dağ içinde
Yanarım yağ içinde
Kim Bingöl’ü sorarsa
Birtanem var içinde
Mangal maşasız olmaz
Bingöl paşasız olmaz
Ankara’dan tel geldi
Kızlar kocasız olmaz
Karanfilin filizi
Kim bilir içimizi
Hafif bir rüzgar esti
Ayırdı ikimizi
Mani maniye geldim
Yoğurt yemeye geldim
Maksadım yoğurt değil
Yari görmeye geldim
Buradan baş aşağı
Belinde şal kuşağı
Her gün gel burdaa savuş
Çatlasın el uşağı
Şu Soma uzak
Yolları tuzak tuzak
Gönder yârim bir yumak
Öreyim sana kazak
Karanfili eğmeli
Ucu suya değmeli
Yârin hangi deyince
Göstermeğe değmeli
Su gelir merdin merdin
Su değil benim derdim
Ağaçlar kalem olsa
Yazamaz benim derdim
Dut ağacı değilim
Dut verici değilim
Kaldır oğlan şapkanı
Can alıcı değilim
Ay vurdu camdan cama
Ben durmuşum selâma
Geleceğim demiştin
Bekliyorum akşama
Keklik ne gezer taşta
Kudret kalemi kaşta.
Ben bugün yâri gördüm
Akıl ne gezer başta
Çeşme başı sarmaşık
Ben sana oldum âşık.
Sen aklıma gelince
Elimden düşer kaşık
Mendilimin ucuna
Sakız bağladım sakız
Doğru söyle sevgilim
Sever misin başka kız?
Tabakta karabiber
Üflesem yere gider,
Ağzı açık olanın
Elinden yâri giden
Yatma yeşil çimene
Uyur uyanamazsın,
Verme beni ellere
Görür dayanamazsın.
Dağlarda kar kalmadı
Gözlerde fer kalmadı
Daha yazacak idim
Mektupta yer kalmadı
Raftan aldım makası
Açtım gömlek yakası
Bizim evden görünür
Sevgilimin odası
Sandık dolu kestane
Sandık sandık üstüne
Söylediğim mâniler
Hepsi yârim üstüne
Kılıçözü zemzem akar
Bahçeleri gül kokar
Kırşehir’den başkasına
Aklı olan nasıl bakar?
Atlayıp geçti eşiği
Sofrada kaldı kaşığı
Haneye neşe geldi
Bu kız evin yakışığı
Karanfil kurutmadım
Yar seni unutmadım
Hatırını saydım da
Üstüne yar tutmadım
Bahçenin cücüğü
Severler küçüğü
Pek mi başın büyüdü
Gel gavurun çocuğu
Çayda çanak kırılmış
Kız oğlana vurulmuş
Oğlan almam dedikçe
Kız boynuna sarılmış
Çıktım obruk Dağı’na
Kar dizleyi dizleyi
Yaralarım azdırdım
Yar gözleyi gözleyi
Emek verip derdiğim
Askere gönderdiğim
Gayri dayanamıyom
Tez gel gönül verdiğim
Kırşehir adın ünlüdür
Bağın bahçen güllüdür
Elden ayrıdır insanın
Tatlı diinden bellidir
Almanya çiftlik gibi
Dumanı iplik gibi
Almanya’ya yar saldım
Kınalı keklik gibi
Irmaklar su akmıyor
Yâr yüzüme bakmıyor
Başka şehrin gülleri
Kırşehir gibi kokmuyor
Karşıda kara çalı
Kararıp durma çalı
Ben sana varır mıyım
Sümüklü sıracalı