Sanal Dünyanın Görgü Kuralları Nelerdir
Sosyal bir varlık olan insan, oluşturduğu her grupta normlar geliştirir ve grubun her üyesinden bu normlara uyması beklenir. Yeni medya mecralarının kullanım alanları ve kullanım süreleri arttıkça sanal dünya bir sosyal ortama dönüşmüş ve burada yeni normlar oluşmaya başlamıştır. Sosyal medya kullanıcıları, artık çoğunlukla kendi isimlerini kullanarak hesap açmakta ve çevrimiçi aktivitelerde
bulunmaktadır. Özellikle yeni medya mecraları iletişim amaçlı olarak kullanıldığında sosyal mekân gibi algılanmakta ve buradaki iletişimi bir düzen içerisine sokan görgü kurallarına ihtiyaç duyulmaktadır. Netiket olarak adlandırılan internetteki görgü kuralları, özellikle Türkiye’de yeni medya çalışmalarında yeterince çalışılmayan bir konudur. Bu çalışmada netiket kavramının oluşumu ve dijital ayak izi ve dijital itibar ile ilişkisi tartışılmıştır. Çalışma netiketin gerekliliğini ve başlıca netiket öğelerini gündeme getirmesi
bakımından alana katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
İnsan ve toplum için söylenmiş en temel sözlerin başında Aristoteles’in Zoon Politikon ifadesi gelir.
İnsan sosyal bir hayvandır. Başkalarıyla bir araya gelerek gruplar oluşturan, iş bölümü yapan insanlar,
söz konusu topluluklarda grup normları oluştururlar. İnsan, üyesi olduğu gruplarda onaylanma ve kabul
arayışı içerisindedir. Bu arayış nedeniyle var olan sosyal normlara uyar. Yeni medya teknolojilerinin
gelişimi ve yaygınlaşması insanlar arası iletişim ve etkileşimi yeni boyutlara taşımıştır. Hem profesyonel
yaşam hem de insanlar arası günlük etkileşimin büyük bir kısmı yeni medya mecralarından yürütülmeye
başlanmıştır. Bu süreç yeni medya mecralarının sanal bir mekân olarak algılandığı yeni bir durum
ortaya çıkarmıştır. Bu sanal mekânda karşılaşan, buluşan, ilişkiler kuran ve yürüten, gruplar oluşturan
insanlar ilk başta kendilerini fiziksel yaşamda dahil oldukları gruplarla ilişki kurarken dikkat etmek
zorunda oldukları sosyal normlardan özgürleşmiş gibi hissetmişse de, zamanla sanal mekanların da
kendilerine özgü sosyal normları oluşmaya başlamıştır. Netiket (internetin görgü kuralları) olarak
adlandırılan bu normlar üzerinde henüz tam anlamıyla bir uzlaşım yoktur. Farklı platformların farklı
netiket kuralları olmakla beraber bu kurallar sosyal grupların yapısına göre de değişiklik göstermektedir.
Bu çalışmada Türkiye’de akademik alan yazında üzerinde yeterince çalışılmayan netiket kavramı
ele alınacaktır. Çalışma, yeni medya teknolojileri yordamıyla sürdürülen sosyal etkileşimin kurallarına
dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
Toplumsal Yaşam ve Sosyal Normlar
İnsan yavrusu, doğumundan itibaren kendisine bakım veren anne babası ve diğer kişilerden içine
doğduğu toplumun bir parçası olmanın gerektirdiği kuralları öğrenmeye başlar. Toplumsallaşma ya da
sosyalleşme denilen bu süreç, iki genel aşamada gerçekleşir. Bunlardan ilki kültürel öğrenmenin yoğun
olarak yaşandığı dönemdir. Bu dönem bebeklik ve çocukluk dönemini kapsar ve bu dönemde çocuk
neyin yenilip içileceğinden tuvalet eğitimine, o toplumda neyin ayıp olduğundan neyin kabul edilebilir
ya da takdir edilir olduğuna uzanan geniş bir yelpazede bilgileri ailesinden edinir. İkinci toplumsallaşma
süreci ise bireyin olgunluk döneminde gerçekleşir. Bireyin toplum içerisinde etkileşime girdiği okul,
medya gibi kurumlar toplumsallaşma sürecinin sürmesini sağlar. Bu nedenle “toplumsallaşma insan
davranışının sürekli olarak toplumsal etkileşimler yoluyla biçimlendiği yaşam boyu süren bir süreçtir”
(Giddens, 2005: 27,28). Çocuk büyüdükçe, üyesi olduğu ve olmadığı sosyal grupları ve bu gruplara
dair kuralları öğrenip uygulamaya başlar. İç grup- dış grup ayrımı ve bu gruplara dair normlara uyma
düzeyi kültürden kültüre farklılıklar gösterebilir. Ancak uyma en temel insan davranışlarından biridir.
Sosyal uyma alanında uzun yıllardır sürdürülen araştırmalar, insanın içerisinde bulunduğu geçici
ya da kalıcı gruplara uyum çabasının boyutlarını gözler önüne sermiştir (Kağıtçıbaşı ve Cemalcılar,
2016). Yeni girilen gruplarda, sosyal ortamlarda insan önceleri normlardan bihaber olduğu için
bocalasa da zamanla diğerlerini gözlemleyerek ya da aldığı tepkileri değerlendirerek sosyal normları
öğrenerek bunlara farklı ölçülerde uyum göstermeye başlar. İnsanların grup yaşamları incelendiğinde
üyeler arası örgütlenmenin üç temel öğesi olduğu görülür. Bunlar kurallar, mevkiler ve iş bölümüdür
(Ozankaya, 1996: 128). Her sosyal grubun çeşitli kuralları vardır. Bunların bir kısmı gelenek, görenek
ve ahlak kuralları gibi yazılı olmayan kurallar ya da yasalar, yönetmelikler, tüzükler gibi yazılı kurallardır.
Toplumsal Yaşam ve Sosyal Normlar
İnsan yavrusu, doğumundan itibaren kendisine bakım veren anne babası ve diğer kişilerden içine
doğduğu toplumun bir parçası olmanın gerektirdiği kuralları öğrenmeye başlar. Toplumsallaşma ya da
sosyalleşme denilen bu süreç, iki genel aşamada gerçekleşir. Bunlardan ilki kültürel öğrenmenin yoğun
olarak yaşandığı dönemdir. Bu dönem bebeklik ve çocukluk dönemini kapsar ve bu dönemde çocuk
neyin yenilip içileceğinden tuvalet eğitimine, o toplumda neyin ayıp olduğundan neyin kabul edilebilir
ya da takdir edilir olduğuna uzanan geniş bir yelpazede bilgileri ailesinden edinir. İkinci toplumsallaşma
süreci ise bireyin olgunluk döneminde gerçekleşir. Bireyin toplum içerisinde etkileşime girdiği okul,
medya gibi kurumlar toplumsallaşma sürecinin sürmesini sağlar. Bu nedenle “toplumsallaşma insan
davranışının sürekli olarak toplumsal etkileşimler yoluyla biçimlendiği yaşam boyu süren bir süreçtir”
(Giddens, 2005: 27,28). Çocuk büyüdükçe, üyesi olduğu ve olmadığı sosyal grupları ve bu gruplara
dair kuralları öğrenip uygulamaya başlar. İç grup- dış grup ayrımı ve bu gruplara dair normlara uyma
düzeyi kültürden kültüre farklılıklar gösterebilir. Ancak uyma en temel insan davranışlarından biridir.
Sosyal uyma alanında uzun yıllardır sürdürülen araştırmalar, insanın içerisinde bulunduğu geçici
ya da kalıcı gruplara uyum çabasının boyutlarını gözler önüne sermiştir (Kağıtçıbaşı ve Cemalcılar,
2016). Yeni girilen gruplarda, sosyal ortamlarda insan önceleri normlardan bihaber olduğu için
bocalasa da zamanla diğerlerini gözlemleyerek ya da aldığı tepkileri değerlendirerek sosyal normları
öğrenerek bunlara farklı ölçülerde uyum göstermeye başlar. İnsanların grup yaşamları incelendiğinde
üyeler arası örgütlenmenin üç temel öğesi olduğu görülür. Bunlar kurallar, mevkiler ve iş bölümüdür
(Ozankaya, 1996: 128). Her sosyal grubun çeşitli kuralları vardır. Bunların bir kısmı gelenek, görenek
ve ahlak kuralları gibi yazılı olmayan kurallar ya da yasalar, yönetmelikler, tüzükler gibi yazılı kurallardır.
Dijital Ayak İzi ve Dijital İtibar
Dünya üzerindeki internet kullanıcı sayısı 4.388 milyar kişiye ulaşmıştır (Wearesocial.com) ve elbette
insanların interneti kullanım amaçları birbirinden farklıdır. Bu kişilerden 3.484 milyarı aktif sosyal medya
kullanıcısıdır. Sosyal medyayı kullanım amacı kişiden kişiye değişmektedir. İnterneti ve sosyal medyayı
iş, eğitim, sosyalleşme, haberleşme gibi amaçlarla kullanmak farklı netiketler gerektirmektedir. Ancak
bu farkındalık olmadığında kişinin itibarını zedeleyecek, dijital ayak izine eklenen ve ileride pişmanlık
yaratabilecek paylaşımlar söz konusu olabilmektedir.
Dijital Ayak İzi ve Dijital İtibar
Dünya üzerindeki internet kullanıcı sayısı 4.388 milyar kişiye ulaşmıştır (Wearesocial.com) ve elbette
insanların interneti kullanım amaçları birbirinden farklıdır. Bu kişilerden 3.484 milyarı aktif sosyal medya
kullanıcısıdır. Sosyal medyayı kullanım amacı kişiden kişiye değişmektedir. İnterneti ve sosyal medyayı
iş, eğitim, sosyalleşme, haberleşme gibi amaçlarla kullanmak farklı netiketler gerektirmektedir. Ancak
bu farkındalık olmadığında kişinin itibarını zedeleyecek, dijital ayak izine eklenen ve ileride pişmanlık
yaratabilecek paylaşımlar söz konusu olabilmektedir.
Netiket
Yeni medya mecraları gerek profesyonel amaçlar gerek sosyal amaçlar için insanların etkileşim içerisine
girdiği karşılaşma alanlarından biri haline gelmiştir. Web 2.0 teknolojilerinin gelişimiyle birlikte bu
etkileşim, anlık etkileşimi de kapsayacak şekilde genişlemiş ve çevrimiçi ortamlar kendi sosyal kurallarını
oluşturmaya başlamıştır. Özellikle gerçek isimli web dönemiyle birlikte yeni medya mecralarında paylaşılan
içerikler konusundaki hassasiyet artmıştır. İnternetin ilk dönemlerindeki gibi takma isimlerle değil gerçek
isimlerle yeni medya mecralarında yer almak, buralarda gerçekleştirilen aktivitelerin kişinin dijital ayak
izine, kimliğine ve dijital itibarına etki etmesi sonucunu doğurmuştur. Google Plus ve Facebook’un
başlattığı gerçek isim politikası, diğer sosyal medya mecralarına da sirayet etmiş ve kullanıcılar büyük
oranda kendi isimleriyle bu platformlarda yer almaya başlamışlardır (Brandtzaeg ve Lüders, 2018:
1). Çevrimiçi iletişimde uyulması gereken görgü kuralları netiket kavramıyla anılmaya başlanmıştır.
Netiket, kelimesi ağ anlamına gelen ve çevrimiçi ağları anlatan “net” ve görgü kuralı anlamına gelen
etiket (etiquette) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur (Scheuermann ve Taylor, 1997:269).
Cambridge sözlüğüne göre etiket “Belirli sosyal gruplar ya da sosyal durumlarda kabul gören davranışları
belirleyen adap kuralları” olarak tanımlanmaktadır (dictionarycambridge.org). Etiket sözcüğünün kökeni
Fransızca’da takmak anlamına gelen estiquette sözcüğüne dayanmaktadır. Etiket sözcüğünün bugünkü
anlamını kazanması 17. Yüzyılda Fransız Kralı Lois XIV zamanında gerçekleşmiştir. Sarayında sık sık
ziyaretçi ağırlayan Lois XIV, ziyaretçilerin kendi istediği şekilde davranmasını, sarayda gezerken bazı
kurallara uymasını sağlamak üzere çeşitli yerlere etiket (etiquettes) adı verilen tabelalar astırmış ve
koyduğu davranış kurallarını bu yolla aktarmıştır (Williams, 2017:11).
Fransa Kralının sarayından yeni medya mecralarına etiket, yani görgü kuralları zaman içerisinde
değişerek ve kullanıldığı kültür ve mekân/platforma göre şekillenerek varlığını sürdürmüştür. Bugün yeni
medya mecralarında uyulması gereken etiket, netiket olarak anılmaktadır. Netiket, elektronik araçların
ve çevrimiçi aktivitelerin uygun ve usturuplu şekilde kullanımı tanımlanmaktadır Literatüre bakıldığında
netiketin internet etiğini anlatmak için kullanılan netik (nethics) sözcüğüyle karıştırıldığı görülmektedir.
(Kurt ve Teker, 2017, Aggarwal, 2014). Etiket, yani görgü kuralları ve etik bazı durumlarda birbirine
yaklaşsa da farklı anlamlar taşır. Etik sözcüğünün sözlük anlamı töre bilimi, çeşitli meslek kollarında
tarafların uyması gereken kurallar ya da kaçınması gereken davranışlar, ahlaki ve ahlakla ilgili şeklindedir
(sozluk.gov.tr). Etik, ahlak felsefesi olarak da anılmakta ve ahlaki olanın özünü ve temellerini araştıran
bilim, insan davranışları ile ilgili problemleri inceleyen felsefe dalı olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da
anlaşılacağı üzere etik, etiket yani görgü kuralına göre çok daha kapsamlı ve ahlakla ilgilidir. Bu nedenle
netiket ve netik kavramlarını birbirinin yerine kullanmak doğru olmayabilir. Bir örnekle açıklamak gerekirse,
sosyal medya mecralarında çok sayıda özçekim paylaşmak etik bir problem olarak görülmezken, netiket
eksikliği olarak görülebilir.
Yüz yüze iletişim ve etkileşim dolaysız ve mesafesizdir; birbirine fiziksel olarak yakın insanlar
arasında gerçekleşir. Yüz yüze iletişimin doğrudan, aracısız ve mesafesiz oluşu, onu diğer iletişim türlerine
üstün kılar. İletişim esnasında gönderici alıcıyla/izleyiciyle direkt olarak etkileşim içerisine girebiliyorsa
alıcının/izleyicinin eylem ve cevaplarını dikkate alarak davranışlarını düzenleyebilir (Goffman, 1959).
Yanlış anlaşılmaların kolayca çözülebileceği, tarafların diğerinin söylediklerini beden dili ve diğer görsel
öğelerin yardımıyla daha rahat anlamlandırabildiği, anlamlandıramadığında karşı taraftan anlık olarak
açıklama isteyebileceği yüz yüze iletişimin etiket yani görgü kuralları mevcuttur. Yeni medya mecralarında
kurulan iletişimde ise yüz yüze olma öğesi eksiktir. Görüntülü görüşmeye imkân tanıyan mecralarda bile
görüşme yapan iki kişi, birbirlerini yüz yüze iletişimde olduğu kadar detaylı ve bağlamıyla göremez ve
anlayamaz. Örnek vermek gerekirse, görüntülü sohbette karşı tarafı can kulağıyla dinliyormuş görünen
görünen bir kişi aynı anda, kameranın görmediği bir noktadaki televizyonu izliyor olabilir. Yeni medya
mecralarında yürütülen sosyal iletişimin büyük bir kısmını yazılı iletişim ve görseller oluşturur. Emailler,
sosyal medya paylaşımları, bloglar ve benzeri platformlarda, kişiler yazılı ifadeler kullanarak veyahut
görseller paylaşarak kendilerini ifade eder, diğerleriyle etkileşime girerler. Yazılı iletişim kalıcıdır ve sözel
ifadelere göre çok daha ciddi, kesin algılanır. Yüz yüze iletişim ile çevrimiçi iletişim arasındaki tüm bu
farklar dolayısıyla yeni medya mecraları için ayrı etiket kuralları gerekli olmuş ve böylece netiket kavramı
ortaya çıkmıştır.
Netiketin kapsamı
Netiket ile ilgili literatüre bakıldığında üzerinde uzlaşılmış tek bir kurallar bütünü mevcut değildir. Farklı
mecralara, farklı mevkilere ve farklı kurumlara özgü farklı netiketlerden bahsetmek mümkündür. Örneğin
Whatsapp’ta normal olarak görülebilen bir yazışma biçimi e-mailde kullanıldığında hoş karşılanmayabilir.
Facebook ya da Instagram’da paylaşıldığında kabul edilebilir olan bir fotoğraf, Twitter’da yadırganabilir.
Netiket, ayrıca kişinin mevkiine göre de değişiklik gösterebilir. Örneğin bir üniversite öğrencisinin paylaşması
durumunda göze batmayan bir içerik, bir profesör tarafından paylaşıldığında yakıştırılamayabilir.
Reklamcılık gibi yaratıcı iş alanlarında faaliyet gösteren şirketlerde netiket çok daha informal iken, bir
kamu kurumunda çevrimiçi yazışmalarda çok daha ciddi bir üslup şarttır. Siber ortamlarda diğerleriyle
iletişime geçmeden önce bulunulan ortamın dinamikleri düşünülmelidir. Tıpkı gerçek hayatta her yerde
aynı davranmadığımız, bazı yerlerde kabul edilebilir olan davranış ve hallerin bir başka ortamda kabul
edilmez oluşu gibi, farklı çevrimiçi platform ve siber karşılaşmaların farklı dinamikleri vardır. Birinde kabul
edilebilir olan davranış bir diğerinde kabul görmeyebilir. Yine aynı şekilde biri için kabul edilir olan davranış
bir başkası için kabul edilemez olabilir. Dolayısıyla, çevrimiçi platformlarda paylaşımda bulunmadan önce
ortamın dinamiklerini anlamaya çalışmak, bir süre sessizce analiz etmek gerekir.
Netikete dair ilk çalışmanın yayınlanma tarihi 1985’tir. Türkiye’de henüz internetin
kullanılmadığı bu yıllarda Shapiro ve Anderson (1985) “Elektronik Posta için bir Etik ve Etikete
Doğru” isimli kitaplarında elektronik iletişime dair temel kuralları belirlemişlerdi. Buna göre bir
elektronik posta gönderisi mümkün olduğunca tek bir mesajdan oluşmalı, gönderilen her içeriğin
kalıcı olduğu unutulmamalı, zihinde gönderinin ulaştığı hedef kitle belirlenmeli, aynı anda birden çok
kişiye gönderim yapmaktan kaçınılmalı, kişi ismini ve profesyonel konumunu doğru olarak belirtmeli,
kullanılan dildeki resmiyet düzeyi ilişkiye göre belirlenmeliydi. Bunların yanında büyük harf küçük
harf kullanımın doğru olması ve şaka ya da ironi yapmaktan kaçınılması tavsiye ediliyordu. Yine
elektronik posta yazımına dair bir başka netiket konulu çalışma, belirli öneriler sıralamaktadır. Buna
göre profesyonel amaçlar için mutlaka profesyonel bir e-mail adresi edinmek şarttır. Cinsel çağrışımlar,
etnik, kültürel, ekonomik ya da sosyal tarafgirlikler içeren e-mail adresleri kullanmaktan kaçınılmalıdır.
Elektronik postanın “konu” kısmı mutlaka kısa ve açıklayıcı bir ifade ile doldurulmalıdır. Bir elektronik posta,
selamlama ve veda ifadeleri içermelidir. Kullanılan selamlama ve vedalaşma ifadeleri, ilişkinin türüne
ve resmiyet düzeyine göre doğru seçilmelidir. Örneğin resmi bir elektronik postaya “Sayın” sözcüğüyle
başlanarak gönderilen kişinin adıyla devam edilirken, saygılarımla ifadesiyle sonlandırılabilir. Elektronik
posta kısa ve anlaşılır şekilde düzenlenmeli, gerektiğinde madde imleri ya da numaralar kullanılmalıdır.
Dil bilgisi ve yazım kurallarına özen gösterilmeli, yazının tonu gözden geçirilmelidir. Bir elektronik
postayı diğer alıcılara iletmeden önce özel kalması gereken ifadeler ya da içerikler olup olmadığı kontrol
edilmelidir. Tamamen büyük harf kullanımı bağırmak anlamına geleceği için bundan kaçınılmalı; kaba,
kırıcı ifadeler kullanılmamalıdır. Profesyonel ve resmi yazışmalarda emoji ve ünlem işareti olmamalıdır.
Kötü haberler elektronik postayla verilmemeli, yüz yüze iletişime bırakılmalıdır. Eğer atılan mesaj herkesi
ilgilendirmiyorsa “Tümünü yanıtla” (Reply all) seçeneği kullanılmamalıdır (Hammond ve Moseley, 2018:
50-51).
Elektronik posta iletişimi için gerekli olan bu kurallar, sosyal medya mecraları için de geçerlidir.
Sosyal medya kullanımı konusunda bunlara ek kurallara ihtiyaç vardır. Steinberg (2017) sosyal medya
netiketini ayrıntılı bir şekilde şöyle sıralamıştır: Sosyal medyada politika içeren görüşleri paylaşmaktan ya
da bu türde içerikleri beğenmek ve paylaşmaktan kaçınmak gerekir. Birey kendisine ait utanç verici, iyi
olmayan fotoğrafları yayınlamamalı, başkalarına ait hiçbir fotoğrafı onlara sormadan çevrimiçi ortamlara
aktarmamalıdır. İlişkilere dair bilgiler ve kişisel drama sosyal ortamda dile getirilmemelidir. Açık saçık
ya da rahatsız edici bilgiler paylaşılmamalıdır. Doğum tarihi, ev adresi gibi bilgileri paylaşmak güvenlik
problemleri oluşturabilir. İş çevresiyle sosyal medyada bağlantı kurmadan önce dikkatlice düşünülmelidir.
Bu platformlarda paylaşılan içerikler, profesyonel ilişki kurulan kişilerin görebileceği şekilde midir?
Fiziksel sosyal ortamlarda söylenmeyecek bir şey, çevrimiçi ortamlarda da dile getirilmemelidir.
Pozitif, kibar ve düşünceli bir tonda iletişim kurulmalıdır. Gönderilen bir mesajın, yapılan bir sosyal
medya paylaşımının değişik kişiler tarafından nasıl anlaşılacağı hesaba katılmalıdır. Sanal dünyanın
argosundan, kısaltmalardan uzak durulmalı, gönderiler dilbilgisi ve noktalama işaretleri açısından
kontrol edilmelidir. Farklı platformların kendine özgü kuralları olabilir, öncelikle bu kurallara hâkim olmak,
daha sonra paylaşımlarda bulunmak gerekir. Yapılan bir paylaşımın hedef kitleyle (takipçilerle) uyumlu
olmasına dikkat edilmelidir. İşe alımlarda yöneticilerin adayları arama motorlarında görüntüleyebileceği
unutulmamalı, özenli paylaşımlarla iyi bir dijital itibar oluşturmaya çalışılmalıdır.
Netiket sadece internet üzerindeki platformlar için kullanılan bir kavram değil, internete erişimi
mümkün kılan teknolojik araçları kullanmaya dair kuralları kapsayacak şekilde literatürde kendisine
yer bulmuştur. İnternete her an her yerde erişimi mümkün kılan mobil telefonlar da netiket dahilinde
değerlendirilmektedir. Cevap verilemeyen çağrılar için uygun tonda ve biçimde bir sesli mesaj ayarlamak,
başkalarıyla birlikte bulunulan bir ortamda yüksek sesle konuşmamak ve özel konuları yalnız olunan
zamanlara saklamak; sinema, hastane, uçak gibi mobil telefon kullanmanın yasak olduğu yerlerde
kullanmamak netikete uygun görülmektedir. Ayrıca, biriyle konuşurken aynı anda mobil telefona bakmak
ve mesaj yazmak netiket eksikliği olarak değerlendirilmektedir (Brusco, 2011:284-285).
Yeni medya platformlarında dilin bir değişim geçirdiğini düşünen ve bunu netiket eksikliği
olarak değil, dilin yaratıcı bir şekilde kullanımı olarak görenler de vardır. İnternet Dilbilimcisi McCulloch
(2019), internetin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla gayri resmi yazışmaların sayısında
yaşanan patlamaya dikkat çekmektedir. Milyarlarca insanın yazarak iletişim kurduğu bu mecralarda
dilin dönüştüğünü; duyguları, tepkileri, farklı tonları karşı tarafa aktarmak için yaratıcı kullanımlar
geliştirildiğini savunmaktadır. Sosyal medyada ya da elektronik postada yazışan bireyler, duygularını
güçlü bir tonda ifade etmek üzere sözcükleri tümüyle büyük harfle yazmaktadırlar. Söyledikleri bir şeyi
vurgulamak için sözcüklerdeki kimi harfleri tekrarlamaktadırlar (Örn: Tebriklerrrrrr). Emoji kullanarak
beden dilinin eksikliğini telafi etmektedirler.
Netiket Batı’da farklı üniversitelerde ders programlarına girmiştir. University in Loisville Delphi
Center ve University of Kansas bu üniversitelere örnektir. Slovak Teknik Üniversitesi’nde Enformasyon
Teknolojileri Fakültesinde netikete dair bilgiler İngilizce dersinde verilmektedir. Malzeme Bilimi ve Teknoloji
Fakültesinde ise “Yönetim Etiketi” dersi kapsamında ele alınmaktadır (Kozik ve Slivova, 2014: 68-69).
Bunun dışında uzaktan eğitim veren üniversitelerin çevrimiçi iletişim için netiket kuralları web sitelerinde
ya da ders izlencelerinde belirtilmektedir. Standford University, Humbolt State University, Community
College of Baltimore Country, Australian Catholic University, Cowley College, The University of Memphis,
Rassmussen College, New Mexico State University bu üniversitelere birkaç örnektir.
Türkiye’de netikete dair yapılan bir araştırma (Atalay, 2019) lise ve üniversite öğrencilerinin
netiket farkındalıklarını karşılaştırmıştır. 192 Lise ve 179 üniversite öğrencisinin katıldığı çevrimiçi
anket, üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre netiket konusunda daha duyarlı olduğunu ortaya
koymuştur. Lise öğrencileri dil bilgisi, yazım ve noktalama kurallarını üniversite öğrencilerine göre daha
fazla ihlal etmektedir. Yine lise öğrencileri, üniversite öğrencilerinden daha fazla şekilde arkadaşlarının
fotoğraflarını onlara sormadan etiketlemekte, sosyal medyada takma isim kullanmakta ve elektronik
posta gönderirken konu kısmını boş bırakabilmektedir. Bu farka rağmen, her iki grubun netiket düzeyleri
yeterli seviyede değildir. Araştırma büyük şehirlerde yaşayan katılımcıların, diğer şehirlerde yaşayanlara
göre netiket konusunda daha bilinçli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu durum, daha iyi eğitim olanakları
ve internete erişim imkanlarının fazlalığının deneyimi artırmasıyla bağlantılı olabilir. Her iki grup da kendi
fotoğrafı bilgisi dahilinde olmadan paylaşıldığında rahatsız olmakta, takma isim kullanan hesaplara
güvenmemektedir. Araştırma sonuçlarından, üniversite öğrencilerinin empati kurma yetisinin daha
yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Eğer sosyal medya mesajları ya da paylaşımlarının bir başkasına zarar
verdiğinin farkına varırlarsa acımasız yorumlar yapmaktan kaçınmaktadırlar. Öğrencilerin netiket ya da
yeni medya okuryazarlığı gibi derslerle farkındalıkları artırılırsa bu tarz paylaşımlar azalacaktır.
Sonuç
Yeni medya mecraları ve yeni medya teknolojileri, toplumsal yaşantının çok büyük bir kısmını
kapsayacak şekilde yaygınlaşmıştır. Bu durum, bu platform ve teknolojilerin çevresinde bir dizi sosyal
normun oluşması sonucunu doğurmuştur. Netiket kavramı internet bağlantılı platformlar, uygulamalar
ve teknolojilere dair görgü kurallarını içeren kapsayıcı bir yapıya sahiptir. Elektronik posta netiketi,
sosyal medya netiketi, mobil telefon netiketi gibi farklı platform ve teknolojilere ait farklı kurallar
belirmiştir. Yine farklı sosyal çevrelere göre netiket değişiklik göstermektedir. Okulların netiketiyle bir
bankanın netiketi farklılıklar gösterebilir. Farklı sektörlerdeki şirketler, farklı netiketlere ihtiyaç duyabilir
Dijital iletişimde görgü kurallarını gözetmek, bireyin dijital ayak izi ve itibarı açısından önemli ve gereklidir.
Tıpkı yüz yüze ilişkilerde olduğu gibi, dijital iletişimde de bireyler birbirleri hakkında sahip oldukları
izlenimleri, onların davranış ve konuşmalarını gözlemleyerek edinirler. Sosyal medyada yapılan bir
paylaşım, kullanılan dil ve tonlama, diğerlerine birey hakkında bilgiler verir. Hem kişisel ilişkiler hem
de profesyonel yaşam için netiket bilgisi şarttır. Netiket henüz yeterince bilinmemekte, akademik ya da
akademi dışı yayınlarda kısıtlı şekilde yer almaktadır. Medya okuryazarlığının önemli bir parçası olan netiket
konusunda toplumsal farkındalığı artıracak faaliyetler planlanmalıdır. Özellikle çocuklar ve profesyonel
bir yaşama hazırlanan gençler, netiketin dijital ayak izi ve itibarla ilişkisi konusunda aydınlatılmalıdır.
Yukarıda çevrimiçi platformlarda uyulması gereken netiket hakkında farklı kaynaklara değinilmiştir.
Son olarak bu çalışmanın netiket önerileri şunlardır:
- Çevrimiçi platformlarda yazılan her ifade, paylaşılan her fotoğraf sonsuza kadar orada kalabilir.
Bu nedenle ileride pişmanlık yaratabilecek paylaşımlardan kaçınılmalıdır.
-Çevrimiçi platformlardaki profiller ve yine kişinin paylaşımları kimliğine eklenmektedir. Profesyonel
ya da özel yaşantıda temas edilen herkes bu platformlardan yola çıkarak birey hakkında fikir yürütebilir.
Bu nedenle yapılan paylaşımlar aceleye getirilmemeli, tasarlanmalıdır.
-Noktalama işaretleri ve dil bilgisinin düzgün kullanımı olumlu bir dijital imaj yaratmak için önemli
bir adımdır. Yine de tıpkı yüz yüze ilişkilerde olduğu gibi, çevrimiçi platformlarda da bulunulan ortamı
incelemek ve grubun diğer üyeleri tarafından kabul edilen normlara uymak gerekir. Örneğin dijital yerliler
olarak adlandırılan gençler mesajlaşmalarda cümlenin sonuna nokta konulmasını bir gerginlik işareti
olarak algılayabilmektedirler. Öte yandan belirli mevkilerde noktalama işaretleri kullanmamak büyük bir
ayıp kabul edilebilmektedir. - Birine haddini bildirmek, teessüf sunmak, kavga etmek için çevrimiçi platformlardaki herkese
açık alanlar kullanılmamalıdır. - Bir başkasını aşağılayıcı, rencide edici ifadelerden kaçınılmalıdır.
- Kişisel bilgiler ve özel hayatın detayları bu platformlardan duyurulmamalıdır.
- Paylaşılan bir içeriğin doğru olduğundan emin olunmalı, şüpheli içerikler paylaşılmamalıdır.
- Emoji kullanıp kullanmama kararını vermek için iletişim kurulacak kişiyle ilişkinin resmi ya da
gayri resmi olması temel kıstas olmalıdır. Profesyonel yazışmalarda emoji kullanımından kaçınılmalıdır. - Sosyal medya mecralarında çok sayıda özçekim ya da farklı fotoğraf veya içerik peş peşe
paylaşılmamalı, belirli zaman aralıklarında paylaşım yapılmalıdır. Çok sık paylaşım yapan bir sosyal
medya hesabı, takipçiler tarafından sessize alınabilmekte ya da takipten vazgeçilebilmektedir.
-Yapılan her paylaşım üzerinde düşünülerek, planlanarak ve belirli bir amaca hizmet etmesi
amaçlanarak yapılmalıdır. Bu amaçlar, iyi bir imaj yaratmak, başarılı görünmek, arkadaş çevresinde
popülarite kazanmak, tanınmak ve buna benzer şeyler olabilir. “Dışarıda yağmur yağıyor”, “Çok sıkıldım”
gibi gereksiz paylaşımlardan kaçınılmalıdır.
-Sosyal medya mecralarında paylaşılan fotoğraflar bireyin karakteri, özel yaşantısı, kültürel ve
sosyal sermayesi hakkında bir fikir oluşmasını sağlar. Bu nedenle söz konusu fotoğraflarda özel bilgilerin
ifşa edilmemesi, yapmacık pozlardan kaçınılması, mahrem olarak değerlendirilebilecek görsellere yer
verilmemesi, fotoğraf arka planına dikkat edilmesi gerekir.
- Dijital iletişimde görgü kurallarını gözetmek, bireyin dijital ayak izi ve itibarı açısından önemli ve gereklidir.
- Tıpkı yüz yüze ilişkilerde olduğu gibi, dijital iletişimde de bireyler birbirleri hakkında sahip oldukları
- izlenimleri, onların davranış ve konuşmalarını gözlemleyerek edinirler. Sosyal medyada yapılan bir
- paylaşım, kullanılan dil ve tonlama, diğerlerine birey hakkında bilgiler verir. Hem kişisel ilişkiler hem
- de profesyonel yaşam için netiket bilgisi şarttır. Netiket henüz yeterince bilinmemekte, akademik ya da
- akademi dışı yayınlarda kısıtlı şekilde yer almaktadır. Medya okuryazarlığının önemli bir parçası olan netiket
- konusunda toplumsal farkındalığı artıracak faaliyetler planlanmalıdır. Özellikle çocuklar ve profesyonel
- bir yaşama hazırlanan gençler, netiketin dijital ayak izi ve itibarla ilişkisi konusunda aydınlatılmalıdır.
- Yukarıda çevrimiçi platformlarda uyulması gereken netiket hakkında farklı kaynaklara değinilmiştir.
- Son olarak bu çalışmanın netiket önerileri şunlardır:
- Çevrimiçi platformlarda yazılan her ifade, paylaşılan her fotoğraf sonsuza kadar orada kalabilir.
Bu nedenle ileride pişmanlık yaratabilecek paylaşımlardan kaçınılmalıdır.
-Çevrimiçi platformlardaki profiller ve yine kişinin paylaşımları kimliğine eklenmektedir. Profesyonel
ya da özel yaşantıda temas edilen herkes bu platformlardan yola çıkarak birey hakkında fikir yürütebilir.
Bu nedenle yapılan paylaşımlar aceleye getirilmemeli, tasarlanmalıdır.
-Noktalama işaretleri ve dil bilgisinin düzgün kullanımı olumlu bir dijital imaj yaratmak için önemli
bir adımdır. Yine de tıpkı yüz yüze ilişkilerde olduğu gibi, çevrimiçi platformlarda da bulunulan ortamı
incelemek ve grubun diğer üyeleri tarafından kabul edilen normlara uymak gerekir. Örneğin dijital yerliler
olarak adlandırılan gençler mesajlaşmalarda cümlenin sonuna nokta konulmasını bir gerginlik işareti
olarak algılayabilmektedirler. Öte yandan belirli mevkilerde noktalama işaretleri kullanmamak büyük bir
ayıp kabul edilebilmektedir. - Birine haddini bildirmek, teessüf sunmak, kavga etmek için çevrimiçi platformlardaki herkese
açık alanlar kullanılmamalıdır. - Bir başkasını aşağılayıcı, rencide edici ifadelerden kaçınılmalıdır.
- Kişisel bilgiler ve özel hayatın detayları bu platformlardan duyurulmamalıdır.
- Paylaşılan bir içeriğin doğru olduğundan emin olunmalı, şüpheli içerikler paylaşılmamalıdır.
- Emoji kullanıp kullanmama kararını vermek için iletişim kurulacak kişiyle ilişkinin resmi ya da
gayri resmi olması temel kıstas olmalıdır. Profesyonel yazışmalarda emoji kullanımından kaçınılmalıdır. - Sosyal medya mecralarında çok sayıda özçekim ya da farklı fotoğraf veya içerik peş peşe
paylaşılmamalı, belirli zaman aralıklarında paylaşım yapılmalıdır. Çok sık paylaşım yapan bir sosyal
medya hesabı, takipçiler tarafından sessize alınabilmekte ya da takipten vazgeçilebilmektedir.
-Yapılan her paylaşım üzerinde düşünülerek, planlanarak ve belirli bir amaca hizmet etmesi
amaçlanarak yapılmalıdır. Bu amaçlar, iyi bir imaj yaratmak, başarılı görünmek, arkadaş çevresinde
popülarite kazanmak, tanınmak ve buna benzer şeyler olabilir. “Dışarıda yağmur yağıyor”, “Çok sıkıldım”
gibi gereksiz paylaşımlardan kaçınılmalıdır.
-Sosyal medya mecralarında paylaşılan fotoğraflar bireyin karakteri, özel yaşantısı, kültürel ve
sosyal sermayesi hakkında bir fikir oluşmasını sağlar. Bu nedenle söz konusu fotoğraflarda özel bilgilerin
ifşa edilmemesi, yapmacık pozlardan kaçınılması, mahrem olarak değerlendirilebilecek görsellere yer
verilmemesi, fotoğraf arka planına dikkat edilmesi gerekir
Güzel Kullanmak Dileğiyle