Nane Çorbası

Nane Çorbası

4 bardak su
2 Çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı yoğurt
1 çorba kaşığı margarin,
1tatlı kaşığı kadar nane, tuz. .
Yapılışı
Önce suyu kaynatın. 0 kaynarken, küçük bir kapta unu, biraz su ile güzelce eritin. Sonra bunu, kaynayan suya ilave edin. Böylece 10 dakika kadar kaynasın. Ondan sonra yoğurdu, naneyi, tuzu ve yağı ilave ederek, bir 0 kadar daha kaynatıp, servis yapın.


Soğan Çorbası

Soğan Çorbası

Malzemeler
3 Adet orta büyüklükte soğan
50 gram margarin
50 Gram kaşar peyniri
1-2 Adet et suyu
6 Bardak su
tuz, karabiber.
Yapılışı
Önce soğanları piyaz şeklinde doğrayıp hazır edin. Sonra tencereyi Yağı koyup eritin ve soğanları bu yağda iyice kavurun. Un ilave edin ve soğanların rengi kahverengiye dönünceye kadar karıştırarak pişirmeye devam edin. Ardından suyu ilave edin. Kaynamaya bırakın. Zaman zaman tencereyi açın ve üstte oluşan köpüğü alın ve bu arada et suyu ile tuz ve karabiberi ilave edin. iyice piştikten sonra (servis yapacağınız sırada) üzerine peynir rendesi serpin. ( Bu çorba için, bir servis usulü daha vardır: Çorbanız pişerken ekmekleri kare biçiminde kesin, üstüne rendelediğiniz peyniri koyup fırında kızartın. Servis yaparken çorbanın üstüne, fırında kızarmış bu ekmekleri ilave edin.)


Ekmek Çorbası

Ekmek Çorbası Tarifi

Malzemeler

  • 1/2 bayat ekmek,
  • 1 paket et suyu,
  • 2 yumurta,
  • 2-3 kaşık yağ
  • biraz süt (yoksa su), tuz, maydanoz, kafi miktarda su
    Yapılışı
    Bayat ekmeği çok ince ve küçük parçalar halinde kesin ve bir tencereye
  • yerleştirin. Et suyunu veya suyu da ilave edin ve ekmekler ezilinceye kadar
  • iyice kaynatın. Sonra yağını, tuzunu ve isterseniz karabiberini de ilave edip
  • yaklaşık 10 dakika kadar tekrar pişirin.
  • Öte yandan bir kabın içinde iki yumurtanın sarısını su veya sütle karıştırın
  • ve ateşten indirdiğiniz çorbaya yavaş yavaş dokün. Servis yapmadan önce üstüne maydanoz koyun ve sofraya götürün.


Nasrettin Hoca Kimdir?

Nasrettin Hoca Kimdir?

(1208-1284)

Türk milletinin bilge şahsiyetlerinden olan Nasreddin Hoca halk dilinde, duygu, tefekkür, mizah ve hoşgörümüzü gösteren fıkra türünün öncüsüdür. Başta Türk dünyası olmak üzere birçok ülkede tanınan Nasreddin Hoca, sosyal hayatta karşılaşılan içinden çıkılmaz güç işleri, aklı, bilgisi ve hazırcevaplılığıyla mizahi biçimde çözen, güldüren ama güldürürken düşündüren keskin Türk zekâsının sembolü, aktüel bir tiptir.

Nasreddin Hoca, Sivrihisar’ın Hortu yöresinde 1208 yılında doğmuştur. Babası Hortu köyü imamı olan Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun’dur.

Nasreddin Hoca ilk derslerini Hortu köyünün imamı olan babasından almıştır. Daha sonra Sivrihisar Müftüsü Hasan Efendi’nin Mecmua-yı Maarif adlı tamamlanmamış eserinden Hoca’nın mutasavvıf Seyyid Muhammed Hayrani’nin talebesi olduğunu ve hocasının Akşehir’e göçmesi dolayısıyla onun da Akşehir’e eğitim için gittiğini öğrenmekteyiz. Önce Sivrihisar’da medrese öğrenimi gören Nasreddin Hoca, babasının ölümü üzerine Hortu’ya dönerek köy imamı oldu. 1237’de Akşehir’e yerleşerek Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim’in derslerini dinledi. Bir rivayete göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca şekline dönüşmüştür. Onun hayatıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan yoğun sevgisi yüzünden söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Nasreddin Hoca sağlam bir İslam inancına, köklü bir dini bilgiye, ciddi bir ahlaki yapıya sahiptir.


Diş Macunu Nasıl Yapılır

Evde Diş Macunu Yapımı

Karbonat ve limon yağıyla kendi diş macununuzu evde kendiniz yapabilirsiniz. İşte doğal diş macunu tarifi. Diş macunlarının içerisinde bulunan paraben, renklendiriciler, gliserin ve florid gibi maddelerin sağlığınıza zararlı olduğu dile getirilmekte, bu maddelerin kanser oluşumuna bile neden olabileceği belirtilmektedir. Diş macununuzun doğal olması özellikle de çocuklarınızın diş sağlığı açısından oldukça önemli.

Diş Macunu Nasıl Yapılır
Malzemeler

* 1 Çay kaşığı karbonat
* 1 Damla nane veya limon yağı
* 2-3 Damla su

Tüm malzemeleri sırasıyla temiz bir kâsenin içerisine koyun ve macun kıvamı alana kadar karıştırın. Doğal diş macununuz hazır.


Yağlı Saçlar İçin Ev Yapımı Bitkisel Şampuan

Yağlı Saçlar İçin Bitkisel Şampuan


Yağlı Saçlar İçin Ev Yapımı Bitkisel Şampuan

Malzemeler
* Bir fincan su
* Üçte iki fincan bebe şampuanı
* İki çorba kaşığı kuru nane ve aynı oranda bahçe nanesi

Yapılışı

Bitkilerin hepsini bir tencerede kaynatın ve yirmi dakika demlendirin. Bitkileri süzdükten sonra bitkisel bebe şampuanını bu suyla karıştırın ve cam bir şişeye koyup kullanın.


Kepeğe Karşı Ballı Şampuan

Kepeğe Karşı Şampuan

Kepeğe Karşı Ballı Şampuan

Malzemeler

* 2 Çay kaşığı bal
* 6 Çay kaşığı ılık su
* 2 Çay kaşığı havuç yağı

Hazırlanışı

Su ve balı kısık ateşte, bal eriyene kadar ısıtın. Bal eridiği zaman ocaktan hemen alıp havuç yağını ekleyin. İyice karıştırıp şampuan yerine bu karışımı saçlarınıza uygulayın. Besleyici içeriği ile ballı şampuan hem saçlarınızı besleyecek, hem de saça kepek oluşumunu engelleyecektir.


Ev Yapımı Islak Mendil Nasıl Yapılır

Bebeğiniz için Ev Yapımı Islak Mendil

Ev Yapımı Islak Mendil Nasıl Yapılır

Malzemeler

* 1 Kaşık bebek şampuanı
* 1 Kaşık sızma zeytin yağı (yada bebek yağı)
* 1 Su bardağı ılık su
* Kağıt Havlu
* Saklama kabı

Yapılışı

Tüm malzemeyi derin bir kabın içinde karıştırın. Kâğıt havluyu ortadan ikiye kesin. Saklama kabının içine kâğıt havlunuzu yerleştirin ve karışımı kağıt havlunun üstüne dökün. Kağıt havlunun ortasındaki ruloyu çekip çıkartın ve havlunun ucunun ortasından çıkmasını sağlayın. Doğal ıslak mendiliniz kullanıma hazır. Dilerseniz miktarı çoğaltabilirsiniz ve kağıt havlu yerine pamuk kullanabilirsiniz.


Beden Dili 5

Beden dili
Beden dili

Beden Dili 5

Duruş

Vücudun göğüs kafesinin bulunduğu kısım o kişinin merkezidir. Jest ve mimikleri kullanırken kişinin merkezinin durumu ve yönü, onu tanımak için birçok ipucu verir.

Göğüs kafesinin kollara kadar olan kısmı, kişinin merkezidir
Omuzların dik ve merkezin dengeli durması kendine güven duyan bir insanın görünüşüdür. Merkezin açık olması şeklinde değerlendirdiğimiz bu duruş, kişinin yaşamla barışık, kendinden hoşnut, çevresine hoşgörülü olduğu izlenimini verir.

Merkezin kapanması, ellerin yanlara bırakılıp omuzun düşmesi ve başın hafif öne eğilmesi şeklinde tarif edilebilen bir durumdur. Bu duruşa sahip kişiler; özgüvenleri eksik, çekingen, karamsar ve zorluklara karşı direnci olmayan kişilik yapısına sahiptir.Merkezin çok fazla açılması, baş hafif yana yatık, omuzlar geriye çekilmiş, kollar yanlara açılmış bir duruş biçimidir. Saldırgan ve her an tepki vermeye hazır bir görüntü veren bu kişiler, diğer insanlara karşı çoğu kez hoşgörü ve anlayıştan yoksundurlar. Aile içinde şiddet gören insanlardan bazılarının dışavurumları, bu şekilde olabilmektedir.Yönünüzün, sizinle konuşan insana dönük olması onu önemsediğinizi ve ona değer verdiğinizi belirtir.

Oturuş

Bacak Bacak Üstüne Atma

Bacak bacak üstüne atma biçimi, çok önemli mesajlar verir. Çoğu zaman kafamızdan geçen düşüncenin bizde bıraktığı etkiyi ayaklarda gözlemek mümkündür. Ancak ara sıra ayaklarımızı dinlendirmek amacıyla bacak bacak üstüne attığımızı da göz ardı etmemek gerekir.

Bacak bacak üstüne atmak, genelde savunmanın bir şekli veya iç gerginliğin işareti olabileceği gibi, karşılıklı diyalogda rahatlığın yansıması olarak da düşünülebilir.Geleneksel oturma biçimi de diyebileceğimiz bu oturma tipinde herhangi bir olumsuzluk yoktur. Bir sandalye ya da koltukta uzun süre oturmamız gerekiyorsa genelde bu oturma biçimini tercih ederiz. Ancak bu oturma biçimine kolların kavuşturulması eklendiği takdirde huzursuzluğun, tedirginliğin başladığı anlamını çıkarmamız doğru olur.
dört rakamını andıran, sol ayağın üzerine sağ ayağın yere paralel olarak yerleştirilmesi biçiminde ise, kişi kendini diğer kişiye oranla daha rahat ve üstün olarak görür. Ancak eller sağ ayağı kavramış vaziyetini alırsa bir meydan okuma söz konusudur ve kişi her an tartışmaya hazır durumdadır.Üç veya daha fazla kişiyle otururken bacak bacak üstüne atmanın ayrı bir anlamı vardır. Kişi, gruptan kimle ilgileniyorsa veya kime yakınlık duyuyorsa ayağının yönü özellikle o kişiye dönüktür.Dört rakamını andıran oturuş Dört rakamını andıran oturuş güven duygusunu yansıtır Ayaklardan kavrama, tepkili olduğunu gösterir.

Diğer Oturma Biçimleri

Endişeli ve sıkıntılı oturma biçiminde ayaklar, çarpı konumunda ve sandalyenin altındadır. Eller ise sandalyenin kollarına veya kendi dizine sıkı sıkıya sarılmış olarak görülür. Hoşnut olunmayan bir ortamda sıkıntı, endişe veya sorun yaşanıyorsa bu oturma biçimi kendini gösterir. Ancak genelde erkeklerde görülen ayak kavuşturma, bayanlarda eteklerinin kısa olmasından kaynaklanabilir.


Sandalyenin veya koltuğun ucuna oturmak, kişinin huzursuz olduğunun ya da kalkıp gitmek istediğinin belirtisidir.Dik oturan kişiler, çökük oturan kişilere göre yaşama arzusu yüksek, kendine güvenli ve enerjik yapıdadırlar. Sandalye ya da koltuğa tam olarak oturup arkasına yanlanma şeklindeki oturuş en uygun olanıdır.

Sandalyede otururken ayakların açık vaziyette ileri doğru uzatılması kişinin kendine olan güveninin işaretidir. Fakat, ayakların çok fazla ileri uzatılması, kendine aşırı güvenme veya saldırganlık duygularının gösterişi olarak algılanabilir.Kişinin bir odaya girdiğinde nereye oturduğu onun kendine verdiği değerle orantılıdır. Kapıya yakın sandalyeye oturanlar kendini diğer insanlardan daha az değerli görür. Odanın sahibine yakın bir yer seçenlerin özgüvenlerinin yüksek olduğunu düşünebiliriz.

Toplantı yapılacak bir salonda –salon boş ise- insanların oturmak için doğrudan orta sıralara yöneldiğini görürüz. Ön sıralarda kendini açıkta ve savunmasız gören insanlar bu tür bir tercihle güven altına alındıklarını hissederler.Sandalyenin ucuna oturmak kişinin huzursuz ve kalkıp gitme isteğinde olduğunu gösterir.

Sayfa 1 2 3 4 5

Kaynakça:MEGEP, Beden dili.Ankara,2011


Beden Dili 4

Beden dili
Beden dili

Beden Dili 4

Jest

Baş, el, kol, ayak ve bedenin duruşu ile verilen mesajlar jest olarak tanımlanır. İrade dışı yapılan hareketlerin kişinin saklamak istemesine rağmen duygularını yansıttığını biliriz. Titreyen, sıkılmış bir yumruk, gergin bir duruş ne kadar kontrol edilirse edilsin, yoğun bir gerilimin dışa yansımasıdır. Jestlerin verdiği mesajları incelerken kişinin her zaman benzer durumlarda aynı jestleri göstermediklerini unutmamak gerekir.

Baş Hareketleri

Beynimiz sağ ve sol olarak iki bölümde incelenir. Sağ taraf hayal gücü, sezgi ve vizyon merkezi; sol tarafsa mantıksal düşünce merkezi olarak kabul edilir.Baş ile yapılan hareketler çoğunlukla mimikleri destekler ve onlara bütünlük kazandırır.

Başımızla yaptığımız hareketlerin en bilineni, onaylama ve reddetmedir. Başın öne doğru birkaç kez hafifçe sallanması, onaylama anlamına gelir. Başın sağa sola sallanması veya geri atılıp kaşı kaldırma eylemi reddetme olarak kabul görür.Karşınızdaki insana bir şey anlatırken dinleyicinin başı sağa ya da sola eğim yapmış bir açıyla sizi izliyorsa söylediklerinizi ilgiyle dinliyordur.

Başı aşağıya eğilmiş ve alttan bir bakışla bakıyorsa sizden etkilenmemiştir, hatta sizden farklı düşünüyordur.Başını yukarı kaldırarak bakan kişilerin üstünlük duygusu ya da saldırganlık duygusu içinde oldukları, başı aşağıya eğik bakanların uysal, kabullenici oldukları düşünülebilir.İşaret parmağın başın yan tarafına getirilip, diğer parmakların kapalı olduğu el duruşu,ilgiyle izleme işaretidir.

İnsan kendisine yakın bulduğu kişilere başıyla hafif yakınlaşır, uzak bulduğu kişilerden başıyla uzaklaşır. Bu küçük hareket gerçek duyguları yansıtmak açısından çok önemli ipucu sayılır.Biriyle konuşurken başınızı dik tutun ve aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirin. Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemlideğildir, sizinle konuşana “Anlaşıldım.” duygusunu yaşatmanız güzel bir duygudur.

Eller ve Parmaklar

Eller, insanın kendini ifade etmesinde etkisi en çok olan organıdır. İnsan beyninin düşünüp hayal ettiğinigösteren organ elder. Konuşmanın tarzını, ritmini, ahengini ellerle belirleriz. Bazen anlatmak istenileni tek bir el hareketi ile gerçekleştirdiğimiz olur.

Ellerin konuşma sırasında temel görevi, konuşmanın en önemli noktalarını vurgulamaktır.Ellerin açılması, kişinin dünyayla ilişki kurmak için harekete hazır olduğunu, kapanması da bu konudaki isteksizliğini gösterir.Bir topluluk karşısında ayakta konuşma yaparken kolları göğüs kısmında kavuşturur ve geriye doğru yürürsek dinleyicilerde konuya karşı ilgisizlik oluşur. Kolları ve elleri açık tutup topluluğa doğru ilerleme hareketi topluluğu canlandırır ve konuya karşı istek yaratır.

Ellerle hiçbir jest yapmadan konuşan kişi, donuk bir görüntü yaratır ve duygu,düşüncelerini aktarmakta başarılı olamaz.Çenenin, iki elin avuçları ile tutulması, derindüşünce halini, bazen de pişmanlık sonrası duyulan suçluluk hissini yansıtır. Kapanma duygusu, başkalarına tepki verme, kabul etmeme, tedirginlik, mutsuzluk, savunmaya geçme gibi anlamlar içerir.Kapanma duruşu “tam kapanma” ve “yarı kapanma” şeklindedir. Yarı kapanmada eller ve ayaklar tam birleşmez. Kollardan biri serbest iken, diğer kol serbest kolu tutarak engel oluşturur. Tam kapanmada ise eller birbirini sarar, ayaklar bilekten birbirine kilitlenir.

Bu durumdaki kişilerin ikna olması pek mümkün değildir.Vücudun ön kısmında, bir elin diğer eli bilekten kavraması saygı ve çekinme anlamına gelir. Bu hareket vücudun arkasında gerçekleşirse üstünlük ya da konuya hakimiyet anlamını taşır.Ayakta yapılan görüşmelerde kişiler, ellerini sağ cebine sokuyorsa iş dünyasında, sol cebine sokuyorsa duygu dünyasında sıkıntı yaşadıklarını yansıtırlar


Başparmak kullanımı, üstünlük göstergesi olarak kabul edilir. Ellerin diğer tüm parmakları cebe girecek ve başparmağı dışarıda kalacak şekilde duran bir kimse üstünlük ve serinkanlılık mesajı verir.
Elin sıkılarak işaret parmağın havaya kalkması konuşmaya otoriter bir hava verir. Parmak kişiye yönelirse bu tehdit ve suçlama içeren bir mesaj olur.

Parmakların birbirine kenetlenmesi, kişinin ruh halinin olumsuz olduğunu ya da hayal kırıklığı yaşadığını gösterir. İnsan kendisini güvende hissetmediği zaman eli ile destek arayışına girer. Bu sırada el, ihtiyaç duyduğu desteği kalem, çanta, kitap, anahtarlık, bardak gibi şeyleri kavrayarak bulmaya çalışır. Özellikle özgüvenleri düşük olan kimsede, bir şeyleri tutma ve kavrama ihtiyacı yüksektir. Bu sandalye veya masa kenarı olabileceği gibi kendi bedeninden bir bölüm de olabilir.

Bir konuşma sırasında başını kaşıyan konuşmacı, söyleyeceği cümleleri tasarlıyor vezaman kazanmaya çalışıyordur.Konuşma sırasında dinleyici, sık sık ensesini kaşıyorsa söylenilenlere katılmadığını,şüphe içerisinde olduğunu yansıtır.Jestlerde aşırıya kaçmamak gerekir. Konuşma yaparken ellerinizi cebinizde tutmaktan ve kollarınızı kavuşturmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçınmanız olumlu bir imaj yaratır.

Tokalaşma

Tokalaşma (el sıkışma) biçimi insanın hem kişiliğini hem de statüsünü belli eden hareketlerdir. Tokalaşma, karşımızdaki kişinin elini sıkma şeklimizden, sıkma süresi ve şiddetine kadar hep mesajlarla dolu bir süreçtir.


El sıkma biçimlerinin ne anlama geldiğini bilirsek, insanların kişiliklerine ait önemli ipuçları elde ederiz. Tokalaşmaları üç ayrı grupta ele alabiliriz:Eşit statüde tokalaşma tarzı: İki el de birbirini kavrar ve avuç dışları tam sağ ve tam sol yönlüdür. Her iki kişinin de kendi varlığını karşısındakine hissettirme amaçlıdır.Dengeli ve güven veren bir el tokalaşma türüdür.

Üstünlük belirten tokalaşma tarzı: Avuç içleri yere bakar şekilde yapılan el sıkma şeklidir. Avuç içinin yere dönük olması, kişinin karşısındakine güçlü ve üstün olduğu izlenimini verme amacını taşır. Yapılan araştırmalar üst düzey yöneticilerin büyük çoğunluğunun avuç içleri yere bakar şekilde el sıkıştıklarını ortaya koymuştur.

Boyun eğen tokalaşma tarzı: Parmak uçlarının diğer kişinin avucuna bırakılarak yapılan el sıkma çeşididir. Genellikle kendisine güvensiz, çekingen ve endişeli insanlarda bu tarz görülür. Hemen belirtmekte fayda var; bayanlarda çok sık görülen bu tür el sıkma şekli, onlar için aynı anlam ve belirtileri göstermez. İltifat ve incelik bekleme duygusu ağır basmaktadır.Özel duyguların yansıtılması, güven ve samimiyet hislerinin belirtilmesi amacıyla bazen karşımızdaki kişinin elini iki elimizle sıkabiliriz. Yine benzer duygularla tokalaşırken karşımızdakinin kolunu veya omzunu sol elimizle tutmak bazen duygusal yakınlaşmayı artırır.Ancak bu tür davranış sadece çok yakın arkadaşlar arasında yapılırsa anlamlı olur.

Üst düzey bir yöneticinin başarılı, genç bir çalışanına veya öğretmenin başarılı bir öğrencisine bu şekilde yakınlaşmasının o kişilerin motivasyonunu artırdığı görülmüştür.Tokalaşma işlemini kimin başlatacağı ve zamanlama önemlidir. Esas olarak el uzatma işlemini ev sahibinden misafire, yöneticiden memura, yaşça büyük olandan küçüğe,bayandan erkeğe doğru gerçekleşmesi gerekir. Ancak ; insanların duydukları memnuniyet veya özel duygular nedeniyle tokalaşmayı başlatan kişilerin sırası değişebilir.


Tokalaşmanın süresi, insanlar arasındaki yakınlığa göre değişebilir. Uygun olan el sıkma işleminin 2-3 saniye içinde bitmesi gerekir. Bu sürenin uzaması taraflar arasındaki yakınlığın ve özlemin fazla olduğunu gösterse de çoğu kez taraflara sıkıntılı anlar yaşatır.Tokalaşmanız ne boyun eğen, ne de üstünlük taslayan bir tarzda olmalı. Tokalaşmanız içten, samimi olmalı. Ortam uygunsa hafif tebessümle destekleneni daha etkili olur.

Sayfa 1 2 3 4 5


Beden Dili 3

beden dili mimik jest
Beden dili

Beden Dili 3


Mimik

Beden dilini incelerken vücudu iki bölümde ele alıyoruz. Yüz kısmında; alın, kaş, göz, ağız ve dudakla verilen mesajlara mimik; baş, el-kol, parmaklar, ayak ya da vücudun tümünün kullanımı ile verilen mesajlara jest adını veriyoruz.

Jest ve mimikler bazen bilerek bazen kendiliğinden, bazen de istenmedik hareketler olarak ortaya çıkar. Ancak hepsinde bilinçaltı bir neden ve amaç vardır.
Mimiklerimizle bir diğer deyişle yüz ifadesiyle verilen mesaj, vücudun diğer kısmının verdiği mesajdan daha etkili ve anlamlıdır.
Yüz ifadeleri altı temel duyguyu yansıtma özelliğine sahiptir: Mutluluk, korku, kızgınlık, şaşkınlık, üzüntü ve tiksinti.

Alın ve Kaşlar

Yüzün alın kısmının kırıştırılması, diğer yüz özellikleri ile birlikte okunduğunda şaşkınlık, gerilim, endişe veya derin düşünce anlamlarını verir.

Şaşkınlık, korku ya da bir şeyin farkına varma gibi durumlarda kaşları yukarı kaldırır; endişe, kızgınlık anında ise aşağı indiririz. İçe dönük insanların kaşları, yalnız yürürken hep çatık haldedir.

Gözler

Yüz ifadeleri içerisinde gözlerin çok önemli bir yeri vardır. Yüzün ifade edeceği tüm mimiklerin hemen hepsi, gözler tarafından desteklenir. Gözler, kişinin yaşadığı çoğu duyguyu yansıtır.

Gözlerle bir iletişimi başlatabilir ya da bir iletişimi sonlandırabilirsiniz. Biriyle konuşurken onun bizi dinleyip dinlemediğini, ilgisini ve içtenliğini gözlerine bakarak anlamamız mümkündür.Başka yöne bakan kişiyle iletişim kurmak zordur. Konuşurken sürekli gözümüze bakan biri de rahatsızlık verir.

Bir konuşma ortamında bakışların başka yöne çevrilmesi, konuşmacının önemsenmediği anlamına gelir. Etkili iletişim kurabilmek için, karşımızdakinin gözlerine bakmamız ve bakışlarımızı yüzünün diğer kısımlarında gezdirmemiz oldukça etkili sonuçlar verir.
Kişinin göz bebeklerinin büyümüş olması sizi dikkat ve ilgiyle dinlediğini gösterir. Heyecan ve dikkatin artmış olması, gözbebeklerinin büyümesine neden olur.

Ağız ve Dudaklar

Ağız ve dudaklar, alacağı şekle göre birçok anlam taşıyabilir. Sağa aşağı kıvrılmış bir dudak önemsememe, alay anlamına gelirken sola üste açılmış ve dişlerin hafif göründüğü dudak, kızgınlık belirtisidir
.
Dudakların sıkıldığı ve dişlerin kenetlendiği durum, pişmanlık duyulduğunu ifade eder. Bir olay karşısında şaşkınlık yaşandığında gözlerle beraber ağız da açılır, alt çene düşer.Dolgun dudaklar insanları duyarlı, sıcak ve duygusal gösterir. Bayanların rujlarını dudak dışına taşırmaları bu nedene bağlıdır.
Dudaklar, sinirlenince ısırılır.

“Yüz ifadeniz canlı olsun, sıcak ve dostça tebessüm edin. Yüzünüz çevrenize olan ilginizi yansıtsın. Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçının” gibi tavsiyeler iletişimde başarılı olmanız içindir.

Sayfa 1 2 3 4 5


Beden Dili 2

Beden dili
Beden dili

Beden Dili 2

Yaş, Cinsiyet ve Kültürler Arası Farklar

Yaş

Çocukluk beden dilinin en çok kullanıldığı dönemdir.İnsan hayatında çocukluk, beden dilinin çok fazla kullanıldığı dönemdir. Çocuklar kendilerini ifade etmek için sık sık bedensel mesajlara başvurur.

Bir olayı anlatırken o olayı tekrar yaşıyormuş gibi heyecanlanır, korkar ya da mutluluk belirtisi gösterirler. Bu tür temel tepkiler bebeklikten itibaren görülür. Yüz ifadelerinden, yaşadıkları duyguyu anlamak mümkündür. Bebekler korku anında hemen ağlar, hoşnut olduklarında gülerler. İlgi gösterildiğinde utanır, şımarır, bakışlarını ve kafasını gülerek yana kaçırır, saklarlar. Bazen gülme ve ağlamayı aynı anda yaptıklarına bile tanık oluruz.Esas olarak çocuk yaşlarda görülen bedensel tepkileri “içgüdüsel beden dili” olarak değerlendirmek mümkündür. Yaş ilerledikçe bedensel mesajlar azalır, yerini sözel ifadelere bırakır.

Cinsiyet

Erkek ve bayanların biyolojik özelliklerinden kaynaklanan davranış farklılıkları bulunmaktadır. Cinsiyetler arasındaki bedensel ve fiziksel farklılıklar, kendilerine özgü hareketleri oluşturur.

Saçları okşama ve geriye doğru atma, kolları beden dolama hareketi daha çok bayanlara uygun; elleri cebe sokma ya da beline yaslama erkeklere özgü hareketlerdir.Elbise giyerken erkeklerin ilk önce sağ kolunu, bayanların ise sol kolunu kullandıkları belirlenmiştir. Yalan söylerken erkekler gözlerini aşağıya doğru kaçırırken bayanlar daha çok yukarı bakmayı tercih ederler. Yine yalan söylerken erkeklerde eller gözlere, bayanlarda buruna yönelir.Bayanlar saçlarıyla erkekler ise kravat, ceket kolu, kalem gibi aksesuarlarla çok sık oynarlar. (Bayanların saçını düzeltmesi veya arkaya atması “ilgiye” ihtiyacı olduğunun belirtisidir.) Bayanların başlarını yana eğik durumda tutup bakmaları duygusal bir ortam yaşadıklarını gösterir.Erkeklerle bayanların oturuş biçimlerinde de önemli farklılıklar görülür.

Kültürler Arası Farklar

Toplumların yaşam tarzı, alışkanlıkları, inanç ve iklimlerinde görülen farklılıklar beden dillerine de yansır.
Kültürler arasında temel duyguları yansıtan çok sayıda benzer bedensel mesajlar vardır. Dünyanın herhangi bir ülkesinde kızgın bir insanı ya da mutlu bir kişiyi davranışlarından anlamak mümkündür. Farklılık onların kızgınlığı ya da mutluluğu gösterme şeklinden doğar.
“Evet” anlamına gelen “başın yukarıdan aşağıya sallanması” tüm dünyada aynıdır. “Hayır” işareti de “ başın iki yana sallanması” şeklindedir. Sadece Türkiye,Suriye ve İtalya’nın Sicilya bölgesinde “başın geriye doğru atılması” yoluyla “hayır” mesajının verildiği görülür.

Eğilerek selam verme Uzakdoğu ülkelerine ait bir davranıştır. Bacak bacak üstüne atma Avrupa ve Amerika’da gayet normal davranışken, bizde yaş ya da statü olarak büyük olanların yanında saygısızlık olarak düşünülür. Çağırma, selamlaşma ve vedalaşma şekilleri de kültürden kültüre değişiklik gösterir.

Sayfa 1 2 3 4 5


Beden Dili 1

Beden Dilinin Tanımı
Beden Dilinin Tanımı

Beden Dili 1


Beden Dilinin Tanımı

Beden dili, sözsüz mesajın kapsamı içerisindedir ve sözlü mesajı güçlendirici, anlamı kuvvetlendirici özellikler taşır. El, kol, baş ve vücudun diğer kısımları ile yapılan, sözlü mesajı destekleyici bedensel mesajlara Beden Dili adı verilir.

Gündelik yaşantımızda çoğu kez farkında olmadan beden dilini kullanır, olaylara ve durumlara bedensel tepkiler veririz. Duygu ve düşüncelerini sözcüklerle anlatmakta zorluk çekenlerin de sıklıkla beden diline başvurdukları görülmüştür.
Beden dili kendimize olan güven ve güvensizliğimizi doğrudan yansıtır. Asık surat, çatık kaş, düşük omuz sıkıntılı olduğumuzu belli ederken gözlerin ışıl ışıl olması, hafif tebessüm ve hareketlilik, mutlu olduğumuzu gösterir.Beden dili kültürden kültüre değişebilir. Yaşlara ve cinsiyetlere göre de farklılık gösterebilir. Hatta aynı kültürel çevrede yetişmiş, benzer eğitimi almış kişiler arasında da farklı özellikler yansıtabilir.

İnsanların biyolojik ihtiyaçlarından doğan bedensel hareketlerin çoğu, içgüdüsel beden dilini oluşturur. Korku anında gerilme, hoşnut olunduğunda gülme,korktuğu zaman kafasını geriye atması gibi davranışlar insan genlerinden gelen ortak özelliklerdir. Bununla beraber çevre, kültür ve öğrenme yoluyla beden dilinde birtakım değişiklikler görülür. Sonradan oluşan ve öğrenmeyle elde edilen bu tür davranışlara Kazanılmış Beden Dili adını veriyoruz.

Beden Dili İle İletişim

Yaşantımızın ayrılmaz parçası olan iletişim; duygu, düşünce ya da bilgilerin çeşitli yollarla başkalarına yansıtılmasıdır.İletişimin en anlamlı ve tesirli olanı, beden dili ile verilenidir. Yeri geldiğinde bir bakış, hafiften dokunuş ya da araya konulan mesafe çok şey ifade eder.

Bedensel mesajların hangi anlamlara geldiğini bilmek, insanlarla kurulacak iletişimde çok büyük yarar sağlar. Beden dilini bilmekle karşındakinin duygu ve düşüncelerini kolayca anlayabilir ve iletişimin seyrini yönlendirebilirsin. Beden dilini bilmenin ve bilinçli olarak kullanmanın çok sayıda yararı vardır.

Bunlardan bazıları şunlardır:

Kendimizi kolayca ifade edebiliriz.
Kendimize olan güvenimiz artar.
Konuşmamız bütünlük kazanır ve etkili sonuçlar verir.
Karşımızdaki kişinin iç dünyasını anlayabiliriz.
İnsanların duygularını anlayarak onlara yardımcı olabilme fırsatını elde ederiz.

İnsanlarla olumlu iletişim kurabilmenin temel kuralı onları anlamak ve değer verildiğini hissettirmektir. Kişilere adıyla hitap ederek yumuşak bir ses tonu ile özel durumları ya da sorunları üzerine sorular sormak onları rahatlatacak ve size karşı dostça duygular beslemesine neden olacaktır.

Çok sık gördüğümüz, ancak samimi olmadığımız çok sayıda insan vardır. Bu kişilere “Günaydın, Iyi günler, Merhaba, Hayırlı işler” gibi sözler söylememiz onları hem mutlu edip yaşam enerjilerini yükseltecek, hem de kısa sürede çevremizde dost olarak görmemize ortam sağlayacaktır.

İşyerimize veya evimize gelen misafirin duruş ve oturuş şeklinden sıkıntılı anlar yaşadığını anlamak ve onlara çay, kahve gibi içecek bir şeyler ikram ederek onları rahatlatmak, aynı zamanda olgun insan olmamızın da gereğidir. Küçük kardeşinize okulda neler yaptığını sorun. Size mutlaka bir şeyler anlatacak ve anlattıklarından neler yaptığını anlayacaksınız.

Fakat dikkatlice incelerseniz onun el, kol ve yüz hareketlerinden hangi duyguları yaşadığını da görme imkanı yakalayacaksınız.İnsanların davranışlarının hangi anlamlar içerdiğini anlamaya çalışırken onların özel durumları olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.
Konuştuğunuz kişinin adını öğrenmeniz veya ona adıyla hitap etmeniz, onun size yakınlık hissetmesine yol açacaktır.Davranışları anlamlandırırken çevresel faktörleri de hesaba katmamız yararlı olur. Örneğin, soğuk bir odada kişinin kollarını kavuşturmasını, ayaklarını kapalı ve çapraz tutup kapanma durumuna geçmesini doğrudan gerginlik, mutsuzluk, tepkili olma gibi durumlara yormadan önce üşümekten kaynaklandığını düşünmemiz, bizi mantıklı bir sonuca ulaştırır.

Güzel bir söz vardır. “Sana nasıl davranmalarını istersen, sen de başkalarına öyle davran. Fakat ilk iyi davranışı sen yap.”

Sayfa 1 2 3 4 5


Gıdalar Buzlukta Ne Kadar Saklanır

Yiyeceklerin Buzlukta Saklanma Süreleri

Gıdalar Buzlukta Ne Kadar Saklanır

Gıdaları buzluğa atmak hem pratik, hem de tasarruf ettiren ve israfı önleyen bir yöntemdir. Bir gıdanın yiyeceğiniz kadarını yedikten yada yemek yaptıktan sonra daha ileriki tarihlerde kullanmak üzere buzluğa atmak çok mantıklıdır. Bu işlem gıdaların raf ömürlerini durdurmak gibidir. Ancak buzluğa attığımız gıdaları da sonsuza kadar saklayamayız. Her gıdanın ayrı ayrı bir buzluk ömrü vardır.

Hangi Gıda Ne Kadar Buzlukta Saklanmalıdır?

Hamur İşleri

* Ekmekler 2-3 ay
* Pişmemiş ekmek hamuru 1 Ay
* Kurabiyeler 6-8 ay
* Kurabiye ve kek hamurlar 1-2 ay

Etler

* Dana ve kuzu eti 6-9 ay
* Bütün tavuk, hindi 12 ay
* Parça tavuk, hindi 9 ay
* Pişmiş kırmızı et 2-3 ay
* Kızarmış tavuk 4 ay
* Tavuk nugget 1-3 ay
* Sosis 1-2 ay

Balıklar

* Yağsız, küçük, ince balıklar 6 ay
* Yağlı tombul balıklar 2-3 ay
* Pişmiş balık 2 ay
* Kalamar, karides, ahtapot 3-6 ay

Süt Ürünleri

* Tereyağı 6-9 ay
* Margarin 12 ay
* Sert peynirler 6 ay
* Dondurma 2 ay

Yemekler
* Pişmiş yemekler 3 ay
* İçinde yumurta olan pişmiş yemekler 1 ay
* Pilav, makarna 3 ay
* Pizza 1-2 ay

Dondurulmaması Gereken Gıdalar Nelerdir?

Mayonez, yumurta, kahve, krema, salata, salata sosları, pişmemiş makarna, pirinç, elma, patlıcan, patates, marul, roka, konserve ürünler, krem, beyaz peynir.



Çay Nasıl Demlenir

Siyah Çay Demlemenin Püf Noktaları

Çay Nasıl Demlenir

* Öncelikle çayı yıkamak tercih meselesi. Yıkandığında daha mı güzel olur? Yoksa tadı değişmez mi? Eğer çayı yıkarsanız çaya en güzel tadı verecek olan ufak yaprakları kaybedersiniz.
* Bazıları metal tercih etse de, demliğin porselen yada camdan olması çayınız daha iyi demlenir ve çok daha lezzetli olur.
* Bazıları önce çayı koyup kaynamış suyu üzerine dökerken, bazılarıysa önce suyu koyup üzerine çayı ilave ederek çayın yavaşça demlenmesini beklemektedir. Önce suyu koyup üzerine çayı ilave etmenin çayı daha lezzetli yaptığı bilinmektedir.
* Tercih edilen su mutlaka taze olmalı ve mümkünse çeşmeden olmamalı. Arıtma suyu yada pet su olabilir.
* Demliğin içine tek şeker atıldığında çay daha iyi demlenmektedir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta çayın içileceği ortamda çayı şekersiz içen kimse olmamalıdır.
* Eğer tomurcuk kullanılırsa çayın daha lezzetli olduğu ve kokusunun da oldukça değişerek güzelleştiği bilinmektedir.


Balık Kokusu Bulaşıklardan Nasıl Çıkar

Balık Kokusu Nasıl Çıkar

Balık Kokusu Bulaşıklardan Nasıl Çıkar

Bu yoğun ve bekledikçe rahatsız edici hale gelen koku, en çok pişirildiği tavaya veya tepsiye geçer. Defalarca yıkandığı halde, tavadaki yanmış balık yağının kokusu bir türlü gitmez. Tabii eğer normal şekilde yıkanan tavayı ocağa koyup bir yemek kaşığı kadar Türk kahvesini içinde bir süre kavurmazsanız. Kavurma işlemi sonunda, kahvenin ve tavanın biraz soğumasını bekleyerek, içindeki kahveyi sünger yardımıyla tavanın her yerini gezdirip etkiyi artırabilirsiniz. Çatal ve tabakalardaki balık kokusu ise limonla giderilebilir. Balık yemeği bittikten sonra kullanılmış limonların kabuklarını, çatal ve tabakların sıyrılması için kullanıp sonra yıkarsanız kokunun yok olduğunu görürsünüz. Yemekte limon kullanılmadıysa bile, bir limonu ortadan ikiye kesip, yine balık yemeğinden kullanılan çatal ve tabakların üzerinden gezdirerek kokuyu yok edebilirsiniz. Bulaşık makinesi kullanıyorsanız, tüm bulaşıkları güzelce sıyırdıktan ve sudan geçirdikten sonra makineye dizdiğiniz bulaşıkların üzerine çok az bir yoğun kıvamlı çamaşır suyu dökebilirsiniz. Bulaşık deterjanı, çamaşır makinesi çalışmaya başladığı anda ilk su alışta etkisini gösterecek ve su değiştirildiğinde tamamen gitmiş olacak, giderken kokuyu da götürecektir.


Fincandaki İzler Nasıl Çıkar

Fincan Lekeleri Nasıl Çıkar

Fincandaki İzler Nasıl Çıkar

Kahve ve çay bazen fincanlarda çıkmayan lekeler bırakır. İşte acil ve etkili bir çözüm. Nemli bir havluyu deterjanlı suya batırıp çıkarın ve lekenin üzerini ovuşturarak silin. Diğer bir yöntem ise diş macunuyla temizlemektir. Kahve lekesi çıkarmaksa, özellikle kahve kuruduktan sonra tam bir eziyettir. Fakat tüm zor lekelerden olduğu gibi kahve lekesinden de kurtulma imkânınız var. Bunun için eczaneden temin edeceğiniz gliserinle bir bezi ıslatıp lekeli yeri silin.


Blender ve Çelik Tencere Temizliği

Blender Temizliği Nasıl Yapılır

Blender ve Çelik Tencere Temizliği

Mutfakların vazgeçilmez yardımcılarından blenderları temizlemek epey yorucudur. Fakat pratik bir yolla bunun üstesinden kolayca gelebilirsiniz. Bunun için, blender yarısına kadar ılık su doldurun ve çalıştırın, içindeki tüm lekelerin çıktığını göreceksiniz. Yemek yaparken çelik tencereniz yandıysa sakın üzülmeyin. Tencerenizi yeniden pırıl pırıl yapabilirsiniz. Bunun için 1 tatlı kaşığı karbonat ve 1 fincan sirkeyi tencerenizde kaynatın. Hem üzerine işlenen lekeler çıkacak, hem de tencereniz tertemiz olacaktır.


Beyaz Tül Ve Perdeler İçin Yapılması Gerekenler

Beyaz Tüller İçin Yapılması Gerekenler

Beyaz Tül Ve Perdeler İçin Yapılması Gerekenler

Beyaz tül perdeler pencerede dura dura kararır. Gerçi önceleri yıkamayla bu siyahlık gider ama daha sonraları bu kararmayı gidermek kolay olmaz. Onun için size tavsiyemiz yıkama suyuna 1-2 çorba kaşığı toz şeker katmanızdır.