Temel Fıkraları
Koşu
Ormanda kamp yapmakta olan Temel’le İdris, aç kalmış bir aslanın hızla üzerlerine doğru geldiğini gördüler. İdris çâresizlik içinde ümidini keserken Temel aslanı görür görmez koşu ayakkabılarını giyer. idris’in:
__ Aç kalmış aslandan daha iyi mi koşacağını zannediyorsun? sorusuna, temel şu cevabı verir.
__ Aslandan hızlı koşmam mümkün değil tabii ki?
Senden hızlı koşayım yeter.
Kuş Sanmış
Temel ilk defa papağan görüyordu. Kafesin yanında durup, papağanı hayranlıkla seyrederken:
__ Şu kuşun cüzelliğine hayran olayirum. Ne sevimli kuş, dedi.
Papağan, tam bu sırada bir şeyler söyledi. temel irkildi:
__ Ha kusura pakmayasun hemşerum. valla ben seni kuş sanmış idim.
Doping
Doping yaptığı halde, yine yarışta sonuncu gelen Temel’e, arkadaşı Dursun sordu:
__ Toping yaptuğuni pilyrum da Neden sonunci geldin Temel?
Temel, bilginç bilginç güldü:
__ Çimse şüphelenmesun diye
Yolculuk
Temel bir iş adamının şöförüydü. Bir gün iş adamı uçakla Ankara’ya gidecekti.
Temel’e
__ Sen de arabayı Ankara’ya getir, dedi. temel hemen yola koyuldu. Patrondan iki saat sonra Ankara’ya geldi. Herkes çok şaşırdı. Bu kadar çok kısa süre içinde geldiği için tebrik ettiler. İşleri bittikten sonra patron uçakla, Temel ise arabayla İstanbul’a doğru yola çıktılar. Temel o gün gelmedi, ertesi gün de gelemdi. Günler sonra İstanbul’a yetişti. Patron hemen çağırdı:
__ Temel neredesin bunca zamandır?
Temel çok sinirliydi:
__ Şu arabaya, öne gitmek için beş vites koymuşlar. Geri gitmek için ise sadece bir vites koymuşlar. Ancak gelebildim.
Temel’in Kulağı
Temel, Hollanda’da çalışmaktadır. Bir gün çalışırken önündeki bantta gitmekte olan bir traktör parçası düşer ve kulaklarından biri kopar.
Hemen yanına gelen çalışma arkadaşları, onu bir ambülansla hastaneye yollarlar. İlk müdahale kulağı da yerine dikebileceklerini söyleyince hemen fabrikaya telefon edilir ve kazanın olduğu yerde durmakta olan Temel’in kulağı bir arabaya konarak ameliyathaneye getirilir.
Ameliyat ekibi hazır kulağı dikmek için beklerken Temel’e de narkoz yapılır. Doktor, kopan kulağı eline alır ve tam dilmek üzere hazırlanırken, Temel:
__ Ya sen yanluş kulağı dikeysun, toktor pey, o penum kulağım değildur.
Doktor, yanındakine baktıktan sonra:
__ Ama nasıl olur, kazanın olduğu yerde bulunup getirildi bu kulak.
Bu sözler üzerine de Temel itirazlarına devam eder:
__ Olapilur, ama cene de pen çendi kulağimu isterum!
__ Doktor telefon eder fabrikaya, arkadaşlarına sorup soruşturur ve getirilen kulağın gerçekten ameliyat masasında yatan Temel’eait olduğunu anladıktan sonra:
__ beyfendi bu kulak sizin kulağınızdır. Fabrikada bundan başka kulak yokmuş. Peki, siz nasıl anladınız bu kulağın sizin olmadığını? deyince, Temel hemen yapıştırır:
__ Penum kulağımda pi kalem duraydı.
Mark
Temel, Almanya’daki Dursun’u arayıp 100 mark alacağını acilen ister.
Dursun:
__ En hızlı şekilde nasıl göndereyim, diye sorar.
__ Faksla, der temel
Dursun parayı fakslar. Tmel öfkeden çıldırır.
__ Bak Fadime görüyor musun Dursun’u Parayı harcamayayım diye sadece bir tarafını fasklamış.
En Sonuncusuymuş
Temel, oğlu Cemal’in okul durumu konusunda bilgi almayı kendine iş edinmişti. Bir gün yine oğluna sordu:
__ Ha uşağum, pu hafta sinufun kaçuncususun?
__ Yirmipeşincisiyum pabaciğum.
Temel kafasını yavaş yavaş kaşıdıktan sonra tekrar sordu:
__ Peçi geçen hafta yirminci değul miydun?
Cemal oldukça sakin ve açıklayıcı bir cevap verdi:
__ Evet pabaciğum, ama sinufa yeni peş arkadaş katildu da.
Kayıp Cüzdan
Temel çok üzgün bir şekilde karakola gidip komisere “Cüzdanımı kaybettim” dedi.
Komiser:
__ Üzülmeyin efendim, en kısa zamanda bulmaya çalışırız!
__ Şey, cüzdanımı ortağım buldu komiser bey
__ Eee, o halde?
__ Ben sizden ortağımı bulmanızı isteyecektim de!
Boya
Temel, karayollarında işe girmiş. Eline bir teneke beyaz boyayla fırça vermişler ve yolun orta şeridini boyamasını istemişler.
İşe hevesle başlayan Temel birinci gün 800 metre boyamış, ikinci gün 400, üçüncü gün 200 ve dördüncü gün 100 metre. Veri günden güne düşmüş. Mühendis bunun sebebini sorunca Temel şu cevabı vermiş:
__ Gün geçtikçe boya tenekesinden uzaklaşıyorum da!
Sebep
Öğretmen olmak isteyen Temel’e sınavda sordular:
__ Bu kutsal mesleği seçmenize iki sebep gösterin!
__ Temmuz ve Ağustos tatil ayları! dedi Temel
Dans
Garson Temel’i lokantanın müşterilerinden biri, yanına çağırıp, azarladı:
__ Banaa getirdiğin tavuğun bir bacağı diğerinden daha kısa. Bu ne rezalet?
Temel, öfkeyle cevap verdi:
__ Ben sana o tavuğu dans edesin diye değil, yiyesin diye getirdim!.
40 Yıllık Yaya
Temel dede, karşıdan karşıya kırmızı ışıkta geçerken bir otomobil çarpmış ona.
Otomobilin şoförü öfkeyle inmiş arabadan. Yerde yatan Temel’e bağırmış:
__ Ne biçim adamsın sen? Ben 25 yıllık şoförüm. İlk defa senin gibi bir adama rastladım!
Temel zorla ayağa kalkmış. O da şoföre bağırmış:
__ Sen 25 yıllık şoförsen, ben de 40 yıllık yayayım!
Yağmur Başlayınca
Temel, Dursun’a misafirliğe gitmiş. Gece sağnak halde yağmur başlayınca;
Dursun konukseverlik göstermiş.
__ temel çok fena yağmur yağıyor, eve gitme, burda kal
Temel kabul etmiş, ama ansızın ortadan kaybolmuş. Aradan epeyce zaman geçtikten sonra kapı çalmış, bakmışlar kapıda sırılsıklam Temel.
__ Neredesun ula Temel, merak ettik?
__ eve cittum, pijamamu aldum da
Ya Maymun Gelseydi
Bir toplantıda, ahbaplar sohbet ederken, içeri birisi girer. Kendisine çokça ikrâmda bulunurlar. Birisi yanındakine sorar:
__ Kimdir bu?
__ Efendim, buna falan derler. İyi maymun taklidi yapar.
__ Ya! Maymunun kendisi gelecek olsaydı, kim bilir ne kadar hürmet ve ikrâm ederlerdi!
Yeni Gelmiş
Temel, evinin çatısını aktarıyordu. Birden kayarak aşağı düştü. Yere bir külçe gibi yığılan Temel’in başında toplananlar, öylece bakıp duruyorlardı. Sonradan gelen biri kalabalığı görünce orta yere sordu:
__ Ne oldu burada?
Kimseden cevap gelmeyince, zorlukla yerinden doğrulan Temel.
__ Valla bilmiyorum, dedi Ben de az önce geldim.
O Benim
Temel bir gün aynaya bakıyormuş. Aynada gördüğü kişinin kim olduğunu hatırlayamamış. O sırada Dursun gelmiş. Temel Dursun’a sormuş:
__ Ula Tursun! Ha bu aynadaki kişiyi bir türlü tanımayrum. Birde sen bak ha.
Dursun Temel’in elindeki aynayı almış, bakmış bakmış, Sonra arkadaşına dönmüş:
__Tuuu, yazıklar olsun saa! Bunca yılluk arkadaşuni tanımayrsun. O benum daa
Beni Uğurlamaya Gelmişlerdi
Temel, İdris ve İlyas, Ankara’ya kalkacak trenin hareketinden bir saat önce istasyona gelirler. Bilet alırlar ve trenin kalkacağı zamana kadar kafeteryada oturup oyun oynamaya başlarlar. Sohbet koyulaşır. Temel, farkına varır, trenin kalkmasına bir dakika vardır. heyecanla haykırır:
__ Tren hareket etmek üzeredur da. Koşun uşaklar.
Birlikte koşmaya başlarlar. İlyas ve İdris güçlükle trenin son vagonuna yetişip binerler. tren son hızıyla hareket eder.
Temel ise son vagona bile atlayamaz. tren gözden kaybolurken Temel’i bir gülmedir tutar. Olayı izlemekte olan hareket memuru niye güldüğünü sorunca Temel anlatır.
__ Niye gülmeyeyim ki. Yolcu ben idum. Ha bu geru zekalılar beni uğurlamaya gelmişlerdu da
Temel Paris’te
Temel, Paris’e gitmiş. Şöyle bir dolaşmak için yollara düşmüş ve lokantaya gidip karnını doyurmuş. Yemekten sonra üzerine ağırlık gelince, otele gitmek için Taksiye binince şoför:
__ Ben sizin otelinizi bilmem mösyö, demiş. temel hemen taksiden inip, şoföre:
__ Öyleyse, sen beni takip et, demiş.
Tekrar Geri Mi Döneceksin
Temel caddede yürürken bisiklet çarpar, Temel derhal yere düşer ve daha kendini toparlamadan bisikletli sert bir çıkış yapar:
__ Salak herif, dikkat et bir daha.
__ Niçun, tekrar ceri mi dönecesun?
Sığırın Peşinden Gitmiş
Temel’in kamyonunun freni patlamış, halk pazarına girmiş, dokuz kişiyi ezmişti. Beşi ağır, üç kişiyi de yaralamıştı.
Trafik raporunu gözden geçiren hakim, Temel’e:
__Oğlum solda otlayan sığıra vurup durabilme imkanın varmış.
Temel:
__ Hakim bey, ben de sizin gibi düşündüm. Fakat sığır pazara doğru kaçtı.
Sahtekar
Temel ile Dursun birbirine rakip pirinç fabrikası kurmuşlar. Bir gün Temel’in fabrikasının önünde muhabbet etmeye başlarlar. Temel:
__ İki ay önce Şen Ticaret’e 20 ton pirinç sattım. Adam ödemeden kaçtı gitti.
Dursun:
__ Aynı firmaya ben de 20 ton pirinç sattım. Benim de paramı ödemedi. Sen kaç liradan sattın?
Temel:
__120 bin liradan.
Dursun derin bir oh çektikten sonra der:
__ Neyse ki ben 160 bin liradan satmıştım.
Tehlike
Temel yolda yürürken bir ahşap binanın önüne gelir. Birden şu sesi duyar: ” Temel kaç.” Temel hızlanır. Geriye döner bakar ki bina çökmüş. Heyecanlı heyecanlı yürümeye devam eder. Bir köprü üzerinden geçmektedir. Yine aynı ses: ” Temel kaç. ” Temel yine hızlanır. Geriye döner ki, köprü yıkılmış.
Temel
_ Uyy, sen çimsun çi bağa pu haperi vereysun? der. _ Ben senin koruyucu meleğinim, cevabını alır.
__ Uyy, sen haçen penum koruyucu meleğumdun da, Fadime ile evlenuyiken asıl tehlikeyu niye haper vermedun?
Hediyelik De
Temellerin tüm ev halkı uyuza yakalanır. Herkesi bir kaşıntı alınca, babası, Temel’e para verip eczaneye yollayıp uyuz ilacı almasını ister. Temel tam kapıdan çıkarken babası arkadan bağırır:
__ Eczacu sorarsa sakun bize aldiğunu söyleme uşağım, sonra herçese yayar da rezil oluruz. Hediyeliktur, başkasine candereceğuz tersun.
Ucuz Elbise
Temel lüks bir mağazaya girmişti.
Tezgâhtar kıza,
__ Bana bu dükkândaki en ucuz elbiseyi gösterin lütfen! dedi.
Cevap şöyleydi:
__ Üzerinizdeki efendim!
İnanmak
Temel doktora gidip midesinin ağrıdığını söylemiş.
__ Doktor muayene etmek için “soyun” demiş Temel’e.
__ Temel şaşırmış, kızmış:
__ Bana inanmıyor musunuz doktor bey?!
Amorti
Karadeniz ilkokulundan birinde tarih dersi yapılıyordu. Öğretmen dersi anlattıktan sonra öğrencileri teker teker sözlüye kaldırmaya başladı. Sıra Temel’e geldiğinde sordu:
__ Bil bakalım. İstanbul’un fethi hangi tarihte oldu?
__ 1553
__Öğretmen büyük kızgınlık içinde bağırır.
__ Bilemedin, 1453. Otur..
Temel bu cevap üzerine öğretmenin gözünün içine baka baka büyük bir hayret ifadesiyle şöyle der.
__ Olir mi öğretmenum. Son içi rakamu pildum. Amorti yok midur?
Palavra
Temel kahvede palavraları bir biri peşi sıra sıralamaktadır.
__ Pizum sülale Yusuf Peygambere kadar dayanır.
Dinleyenlerden Cemal’in sabrı taşar:
__Ola çok ataysun. Seni biraz daha dinlesek sülalenun Nuh’un gemisine bindiğunu söyleyeceksun.
__ Yok demem öyla pişey, çünki pizum gendi takamuz varimiş. Tufanda pinmuşuk.
Kaza
Polise bir ihbar gelir. Temel ile Dursun kaza yapmıştır. Polis olay yerine geldiğinde görür ki, arabalar sapasağlam, Temel ile Dursun’un ağzı burnu dağılmış.
Polis sorar:
_ Anlat Temel. Olay nasıl oldu?
_ Komserum. Hava sisli olduğundan kafamı pencereden dışarı çıkarmış öyle gideyirdum. Meğersem tursun da karşıdan öyle geleyirmuş.
Atını Alsın
Temel komşusunun atını almış, uzak bir Karadeniz köyüne gitmiş Atı uygun bir yere bağlayarak düğün evine çıkmış. Kendisi gibi uzaktan gelen diğer düğün evine çıkmış. Kendisi gibi uzaktan gelen diğer davetliler de atlarını Temel’in atının yanına bağlamışlar. Akşam üzeri düğün dağıldığında, Temel atını alıp geri dönecek amma acaba hangi at kendisini, bir türlü karar verememektedir. Bu arada diğer atların sahipleri orda toplanıp dönüş hazırlıkları içindedirler. Temel’in işi acele olduğu için bir an evvel gidecek, fakat atını tanımıyor. Bir an düşünür ve tabancasını çeker:
__ Uyy uşaklar ha puraya pakın, herkes atinu alsun, pen penum atimu vuracağum daa.
Bunu üzerine oradakiler hemen atlarına binerek uzaklaşırlar. Temel’e de kendi atı kalır ve bir yanlışlık yapmaktan kurtarır kendini
Kırkayak
Lüks bir Mersedes Temel’e çarpar. Temel’in bacağı kırılır. Hastanede mersedesin sahibi hem özür diler hem de uzlaşma önerir.
Temel:
__ Olur efendu, der. Bağa bir beşyüzmilyon pango not verursen vazgeçerum davadan.
__ Yahu ne yapıyorsun ben milyarder miyim?
__ Ha sen milyarder değilsun da ben kırkayak miyum?
Mısır Unu
Temel, deniz kazasından sonra tek başına, terk edilmiş bir adaya düşer.
Aradan yıllar geçer ve yine kaza sonucu genç ve güzel bir kız yüzerek adaya çıkar.
Genç kız, kendisini karşılayan Temel reise anlamlı anlamlı güler;
__ Herhalde yıllardır hasretini çektiğin şeye kavuşacaksın şimdi.
__ Uyy, yoksa mısır un imi ceturdun yanında?
Muayene
Temel tedavi için İstanbul’a gelir ve doktora gider.
Muayenehanede doktor Temel’e soyunmasını söyler. temel soyunur ancak uzun süredir yıkanmadığı için ter kokmaktadır.
Doktor sinirlenir.
__ Arada bir yıkansanız fena olmaz.
__ Bileyrum doktor, memleçetteki doktor da öyle söyledi, ama pen cene eyi bir doktora cöruneyum diye celdum.
Temel İle Fadime
Temel, karısı Fadime ile dargındır. Ayrı odalarda kalmaktadırlar. Konuşmak oldukları şeyleri yazılı olarak birbirlerine anlatmaya çalışıyorlardı. Bir akşam Fadime yatağına yatacağı zaman dolabının yanında küçük bir pusula bulur. Pusulayı Temel yazmıştır. Şöyle demektedir:
__ Sabah penu saat peşte uyandurasın.
Ertesi sabah saat sekizde uyandığı zaman Temel yanındaki masanın üzerinde şu pusulayı görür:
__ Temel, haydi kalk saat peşe celeyi.
Kimden Yanasın?
Temel ile Cemal, kahvede oturmuş sohbet ediyorlardı. Temel birden sordu:
__ Ula Cemal, tenhada pi domuza rastlasan ne edersun de pakayum?
__ Tüfeğimle ateş ederum oğa!
__ Ya tüfeğin yoğsa?
__ Kafasına sopayla vururum daa.
__ Peçi ya sopan da yoğsa?
__ Piçağumla öldirurum oni.
__ De pakayum yanında pıçağın da yoğsa?
__ Ula Temel de pakayum bağa. Sen penden yana musun, yoksa domizdan yana mu?
Aldatmış
Kahveye iriyarı, öfkeli bir adam girdi: olanca sesiyle bağırdı:
__ Ahmet kim?
Kimse ağzını açmadı. Gelen adam bir daha bağırdı:
__ Ahmet hanginiz? Çabuk karşıma çıksın!
__ Sonunda ufak tefek, çelimsiz biri yerinden kalktı:
__ Benim.
Kabadayı, yumruklarını sıkıp onun üstüne atıldı, pestilini çıkarıncaya kadar dövdü. Kahvedekiler yerlerinden kımıldamıyorlar, neredeyse soluk bile alamıyorlardı.
Kabadayı gittikten sonra dayak yiyenin başına üşüştüler:
__ Hastaneye götürelim mi?
Yerde kanlar içinde yatan adam, bir iki yutkunduktan sonra konuşabildi:
__ Nasıl kandırdum anayiyu. Benim adım Temel amma nasil inandırdum oni!
Otobüs
Temel ile Dursun otobüsle İstanbul’a gidiyorlardı. Yolun yarısına gelince şoför:
__ Sayın yolcular, şanzıman bozuldu bir saat mola veriyoruz.
Temel sordu:
__ Yahu Dursun, bu şanzıman nedir?
__ Ha şu vites var ya, işte oni çalıştıran alettir.
Temel sinirlendi:
__ Ben onun bozulacağını baştan anlamıştım. Şoför ha bire onunla oynuyordu.
Evlilik
Dursun yeni evlenen arkadaşı Temel’e:
__ Bak evlilik sana yaramış, eskiden hiçbir elbisenin düğmesi tam değilken, şimdi tam bir beyefendi gibi olmuşsun.
Temel derin bir iç çekti ve:
__ Doğru, doğru dedi. Karım çok iyidir. Bana bir haftada dikiş dikmesini öğretti.
Kısa Dönem
Temel askerlik görevini deniz altında yapıyordu. Fakat kısa bir süre sonra köyüne döndü. Yakınları Temel’e böyle erken dönmesinin sebebini sordular.
Temel şöyle cevap verdi.
__ Beni daha fazla alıkoymak istemediler. Çünkü geceleri yatarken pencereleri ardına kadar açıyordum.
Öğrenci Temel
Öğretmeni, geç kalan öğrenci Temel’e çıkışmış:
__ Sabah sekizde sınıfta olmalıydun?
__ Uyy.. pen yokken önemli pi şey mi oldi, hocam?!.
Ehliyet
Temel ehliyetsiz araba kullanmaktadır. Bir gün trafik polisi Temel’i durdurur ve ehliyetini ister. Temel ehliyet almak için daha önce çok uğraşmış, bir türlü alamamıştır. Ehliyetsiz çalışmak zorunda kalmıştır. Temel bu uğraşlarını da ima ederek şöyle der:
__ Uyy memur pey, siz bağa ehliyet vermeduzçi, isteyisunuz?.
Yormasaydım
Temel otelde kahvaltı ederken, tabağındaki zeytini bir türlü çatalıyla yakalayamaz. Epeyce uğraştığını gören garson, yanına yaklaşır, çatalı alır ve bir seferde zeytine batırır. Temel küçümseyerek bakar.
Niye Koşaylar?
Cemal gazetesinde başını kaldırıp sorar:
_ Haa bu uşaklar ne koşaylar böyle? Temel cevap verir. _ Ula bunlar koşicudur, başbakanlık kupası için koşaylar.
_ Ha kupayı çime vereceklerdur? _ Birinciye.
_ Öbürkilere bir şey yok midur? _ Yoktur.
__ Öyleyse onlar niye koşaylar?
İsim
Temel’i babası azarlıyormudu:
__ Ula sen aptal misun? Beş uşağununda adi aynı olur mi?
Başka isim yok midur?
Temel kendini savunur:
__ Ama bubacuğum, sen her zaman Dursun emmi cam ile Ali dayimun yarum akilli olduğini söylemeymiydun? Uşaklarumun tam akilli olması içun hepsine Dursun Ali ismini takmak mecburiyetinde kaldum.
Ha Bu Yaştan Sonra
Temel ile Fadime hayli zamandan beri birlikte yaşıyorlarmış. fadime evlenmek istiyor, fakat Temel buna pek yanaşmıyormuş. Yıllar böle sürüp gitmiş.
Bir gün Fadime, Temel’e açılmış:
__Temel artık evlenek derim, ne dersin?
Temel umutsuz başını sallamış:
__ Ha bu yaştan sonra bizu çim alur Fadime?
Yanıyor
Temel, pencereden komşusu Cemal’e seslenir:
__ Ula uşak, ineklerrunun arasunda pipo, nargile içeni var midur?
__ Ula öyle şey olur mi?
__ Öyleysa ahirun yanayi!
Evlilik Yıldönümü
Temel evlilik yıl dönümünü unutmuştu. Karısı gerçekten çok kızmıştı.
Temel eşine “yarın sabah, yola 0’dan 200’e 6 saniyede giden bir hediye bırakacağını söyledi.
Temel ertesi sabah erkenden kalktı ve işe gitti.
Karısı uyandığında pencereden dışarı baktı ve yolun ortasında hediye paketiyle sarılmış bir kutu gördü.. Kafası karışan karısı yola koştu, kutuyu eve geri getirdi.
Açtı ve yepyeni bir tartı (baskül) buldu.
Temel Fıkraları